komik köpek resimleri






köpek resimleri


















rottweiler ve tarihçesi

Tarihçe:

19.yy öncesinde Roma köylülerin yolu Almanya'nın güney kesiminden Rottweil kasabasından geçti. Rottweil kasabası Romalılar tarafından fethedildi ve bundan sonra kasabanın adı "Rote Will" olarak anılmaya başlandı."Rote Will" denilmesinin nedeni de, bu kasabada kırmızı tuğlalardan yapılan binaların hakim olmasıydı.Daha ileriki yıllarda ise kasaba tekrar "Rottweil" adını aldı.

Rottweiler, Romalılar tarafından uzun süre savaş köpeği olarak kullanıldı ve atası Mastif'in yanında birçok savaşa katıldı ve koruyuculuk görevini yerine getirdi."Swabian"ların Romalıları bu bölgeden kovması ile birlikte Rottweiler de kendini yeni bir görevde buldu.Bu görev kasaba yerlilerin ve sürü sahiplerinin geniş sürülerini korumak idi.Köpek yolculuk boyunca büyük sürülere karşı oluşan tehlikelere karşı çok iyi bir koruma sağlıyor,savaşçı ve caydırıcı bir kuvvet olarak büyük rol oynuyordu.Kısa süre içinde Rottweiler değerli bir köpek ve yardımcı olarak insanların kalbini fethetmeyi başardı.Ancak 19.yy içinde demiryollarının yapımı ve gelişmesi ile birlikte büyük ve küçük baş hayvanlarının nakli için daha hızlı bir yöntem olan demiryolu tercih edilmeye başlandı ve Rottweiler'in değeri bir anda yok oldu.1882 yılında Almanya "Heilbronn" daki bir köpek şovuna ise sadece bir tane Rottweiler katıldı.1901 yılında ise bu ırka gönül verenler tarafından "Rottweiler - Leonberger" adlı klüp kuruldu ve ırkın adı tekrar duyulmaya başlandı.1910 yılında ise Alman polis örgütünün Rottweiler köpeğini dördüncü polis köpeği ırkı olarak kabul etmesi ise ırkın değerini tekrar kazandırmış oldu.Bu tarihten sonra Rottweiler özenle beslenen,üretilen ve aranılan bir köpek ırkı olarak anılmaya başlandı.Kısa süre içinde Almanya'da değişik Rottweiler kulüpleri kurulmaya başlandı.1921 yılında Rottweiler kulüplerinin babası kabul edilen ADRK(Allgemeiner Deutcscher Rottweiler Club) kuruldu ve üye sayısı 3.000 kişiyi aştı,kulüp ayrıca Rottweiler standardını belirleyerek yayımladı.Bu kulüp Rottweiler ırkının dünyaya tanıtılmasında büyük bir başarı sağladı.

Karakter:

Geçmiş yıllarda ve bugün de Rottweiler ırkı basında çıkan olumsuz eleştriler yüzünden yara almıştır.Tartışma konusu, bu ırkın doğru ellerde olsa bile güvenilir olup olmadığı yönünde idi.Ne yazık ki bu olumsuz eleştiriler Rottweiler ırkının adını daha önce duymamış ve sahibi olmak istemeyen kötü niyetli kişilerin harekete geçmesine neden oldu ve daha önce sempati duymadıkları bu ırka sahip olmaya başladılar.Bu kişilerin yanlış tutumları ve eğitimleri ile Rottweiler ırkı pek çok kişinin korktuğu bir ırk olarak anılmaya başlandı.Gerçi bu köpek ırkı ilk bakışta gelişmiş kasları ile verdiği güçlü görünümü,güçlü çene kasları, sert bakışları ve savaşçı görünümü ile oldukça deneyimli bir eğitmene veya üreticiye bile korku vermektedir.Köpeğin karakteri ve bir adım sonra neler yapabileceği, yatık kulağı ve kesik kuyruğu nedeni ile tahmin edilmesini güçleştirmektedir.Bu yüzden herkesin kuşku ile yaklaştığı bir ırk olduğu tartışmasız gerçektir.

Rottweiler ırkı bir iş köpeğidir ve Rottweiler sahiplerinin bunu unutmaması gerekir,o bir aksesuar değildir.Ataları bir çoban köpeği iken (Bu özelliğini yitirmiş değildir.) Rottweiler gelişmiş zekası,eğitilebilirliği ve kabiliyeti ile başarılı bir polis köpeği,rehber köpek,iz takip köpeği,arama&kurtarma köpeği,koruma köpeği,terapi köpeği ve iyi bir aile köpeği olma gibi özellikleri ile kendisini kabul ettirmiştir.

Rottweiler ırkına sahip olmak isteyen kişiler köpeğin zekasını muhakkak değerlendirmeli,köpeğin zekasını kullanmasını ve geliştirmesini sağlayacak aktiviteler ile köpeği kontrol altına almak için mutlaka itaat eğitimine başvurmalıdır.Köpeğin kendini aile içinde lider olarak kabul etmemesi için küçük yaşlarda eğitime başlanmalı ve köpeğin saldırı içgüdüsünü çalıştıracak oyunlara izin verilmemelidir.Bir Rottweiler mutlak ve ve mutlak sahibinin emirlerini yerine getirmeli ve gereken itaati göstermelidir.Köpek çok iyi sosyalleştirilerek insanlar ve özellikle çocuklar ile tanıştırılmalı, köpeğin insanlar ile pozitif diyalog kurmasına olanak tanınmalı özellikle ev içi yaşamında ziyaretçilerin köpek ile tanışmasına büyük önem gösterilmelidir

Rottweiler özellik olarak kurallarını değiştirmeyen ve karakterinden ödün vermeyen bir köpektir bu yüzden köpeğin uyması gereken kurallar özenle ve hassas bir eğitim ile köpeğe aşılanmalıdır.

Eğer köpek; ünlü, köpekleri sosyalleştiren ve iyi bakım sağlayan bir üreticiden alındı ise sadık ve iyi huylu bir Rottweiler sahibi olmak için yapmanız gerekenler azalmıştır,ancak bugünden sonra siz köpeğe ne verirseniz köpek de karşılığında bu davranışı aynen yansıtacak,size ve çevreye cevap verecektir.

Genel Görünüş:

Rottweiler 68cm'lik omuz yüksekliği ve 70 kg'lık ağırlığı ile geniş ve şişman bir köpek olarak görülebilir,fakat asla kaba bir görünümü yoktur.Kesinlikle siyah rengi vücudun altlarında pas rengi kahverengilikler taşır.Ağır bir yapısı olmasına rağmen sert ve aktif hareket eder.

Başı,orta uzunlukta kulaklar arası açık,alın profilden az bombeli,çok gelişmiş güçlü,geniş alt ve üst çene yapısına sahiptir.Alın derisi genelde düzdür ancak dikkat kesildiğinde buruşur.Yüz ifadesi asil,dikkatli,güvenlidir.Gözler orta irilikte,badem formunda ve çıkıntı yapmayan,yerli yerinde, çok az derin konumludur.Çıkıntı veya çöküntü yapmamalı,renk homojen koyu kahve olmalıdır.Kulakları orta boyda,üçgen formda ve sarkıktır.Köpek dikkat kesildiğinde kulaklar kafatası ile aynı seviyeye ulaşır.Burun köprüsü düz stopta geniş başlayıp uca doğru hafifçe incelir.Burun ucu yayvan ve herzaman siyahtır.Dudaklar siyah köşeli,kapalıdır.Dudak içi pigmentinin koyu olması tercih sebebidir.Ağız,20 adet üst çene ve 22 adet alt çene de olmak üzere 42 adet diş ile donatılmıştır ve makas ısırışı ile kapanırlar.Sırt sağlam,düz seviyeli ve yatay çizgiye göre herzaman pareleldir.Gelişmiş göğüs,derin ve yayvan dirsekler seviyesine kadar inen oval ve yaygın kaburga kafesi vardır.Bel kısa ve adelelidir,sağrı geniş,orta uzunlukta ve az açılıdır.Erkekte yumurtalıklar düzgün yerleşimli ve çift olmalıdır.

Omuz kemiği uzun ve arakaya yayımlıdır ve cidağıdan dirseğe kadar olan uzunluğa eşittir.Üst kol omuz kemiği ile aynı uzunluktadır ve bu sayade dirsekler vücudun oldukça altında kalır.Ön bacaklar kuvvetli,iyi yapılı,düzgün ve ağır kemiklidir ancak birbirine uzaktır.Ayaklar yuvarlak,parmaklar kavisli,ne içe ne de dışa dönük dururlar.Ayak yastıkları kalın ve sert,tırnaklar kısa,güçlü ve siyahtır.Eğer var ise ön ayaklardaki mahmuzlar alınmalıdır.

Dış kürk düz,sık,orta uzunlukta ve vücuda yapışıktır.Alt kürk,boyunda,kafada,baldırlarda açıkça görülmelidir ve oranı iklimsel koşullara göre değişir.Alt kürk belirtilen yerlerin dışında başka bir yerde görülmemelidir.Kürk kafada,bacaklarda,kulaklarda,çok kısa,bacak arkasında ise oldukça uzundur.Kürk çoğunluğu siyah,pas renginden koyu kahveye kadar değişen lekelere sahiptir.ama siyah ve pas rengi birbirinden kesinlike ayrılmalıdır

Lekelerin dağılımı ise şöyle olmalıdır;

Her gözün üzerinde birer adet,yanaklarda ve çenenin etrafını çevreleyecek biçimde ama burunla birleşmemelidir.Boyunda,boğazda,göğsün her iki yanında,ön bacakların arka tarafında başlayıp,dizin ön tarafına doğru genişleyerek topuk ucundan tırnaklara kadar devam eder,ancak yekpare pas rengi olmamalıdır.Kuyruk altı pas rengi,ayaklarda tırnak üstünde ufak siyah lekeler olmalıdır.Alt kürk gri,ten rengi veya siyahtır.Lekelerin yerleşimi,miktarı önemlidir yalnız genel oranda % 10'u geçmemelidir.

Rottweiler iyi bir atlettir.Hareketleri dengeli,uyumlu ve kendinden emindir.Güçle uzanan ön kollar,arka bölümü motive eder.Hareket ederken fazlaca güce ihtiyaç yoktur.Ancak yinde de verimlidir.Adım atarken ön ve arka ayaklar ne içe ne de dışa savrulmalıdır.Ön ayağın izi,arka ayak ile kapatılmalıdır.Tırıs yürüyüşde tüm vücut tam kontroldedir.Arka görünüm sarsıntısız ve sağlam olmalıdır.Hız arttıkça ayaklar vücudun altında orta çizgide birleşir.

Hatalar :

  • Orantısızlık,küçüklük,büyüklük.Dişi gibi erkek ve erkek gibi dişi davranışı göstermek.

  • Sarı gözler,farklı renkli veya boyutlu gözler,kaşın olmaması,şaşılık ve körlük.

  • Pembe ağız.

  • İki veya daha fazla dişin olmaması.Alttan veya üsten kapanan çene.

  • Kürksüz kısımlar.Çok ince kısa kürk,kıvırcık kürk,alt kürkün az olması,olmaması veya traşlı olması, uzun kürk.

  • Karışık renkler,fazla az veya belirgin olmayan lekeler.Beyaz lekeler.Ana rengin siyah dışında olması.

  • Çekingenlik,korkaklık ve tehditkar davranış.

  • İnsanlara saldırganlık.

Aile Yaşamı.

Rottweiler yukarıda da değindiğim gibi zeki bir iş köpeğidir ve aile yaşamı içinde de köpeğin oyunlar ve egzesiz ile gün içindeki enerjisinin boşaltılması gerekir.Köpek kapalı kapılar ardında kalmaya tahammül edememektedir.Aile bireyleri köpeğin eğitim ve disiplinin ne kadar önemli olduğunun farkına varmalı, bireyler köpek için konulan kurallardan asla taviz vermemeli ve köpeğin itaati için hepbirlikte çalışmalıdırlar.

Rottweiler yavrusu ne yapacağını,yapmayacağını ve nereye gidip gitmeyeceğini öğrenmelidir.Sekiz haftalık bir yavru hırlayabillir yemeğini ve oyuncaklarını sizden koruyabilir.Bu davranışların önüne hemen geçilmeli ve yavruya doğru davranışlar öğretilmelidir.Yavrunun altıncı ayına kadar çok fazla egzersizlerden kaçınılmalıdır,fazla egzesiz yavrunun hassas gelişen kemik ve kas yapısı için tehlikeli olabilir.Rottweiler her köpek gibi kendine ait bir bölge ister,geniş kafes ile kendini rahat hissedecek ve uyurken aile içindeki gürültülerden etkilenmeyecek bir yer hazırlamak iyi bir fikirdir.

Unutmamanız gereken, bu güçlü köpeğin koruyucu olarak hayata gözlerini açtığı ve nekadar sevimli ve iyi huylu olursa olsun sizi ve sevdiklerinizi olası bir tehlikeden çekinmeden koruyacağıdır.

Kimler İçin Uygun:

Bana soracak olursanız size neden bir Rottweiler sahibi olmamanız gerektiğini söyleyebilirim.Eğer ilk defa köpek sahibi oluyor iseniz dünyanın hiçbir yerinde kendini bilen kişiler size bu ırkı önermez.Rottweiler sahibi olmak için köpek eğitim ve bakım konularında deneyimli olmanız gerekir,aksi takdirde yanlışlarınız bu güçlü ırk tarafından affedilmez.

Eğer güçlü,enerjik ve cesaretli iseniz ve çok sevecen bir yapınız yok ise ve herhangi bir köpek ırkına ayırdığınız zamanın daha fazlasına sahip iseniz , bu köpek sizler için uygun olabilir.Dikkat etmeniz gerekenler ise,köpeğin itaatini ve disiplinini kesinlikle sağlamakçok iyi ve hassas bir sosyalleştirme programı ile insanlar ve diğer köpek ırkları ile kaynaştırmak, egzersizlerine günlük olarak devam etmek.

kurtlar ve hakkında bilgiler

YAŞAM VE ÖZELLİKLERİ


Bu bölümde köpeklerin atası olan kurtların vahşi ortamdaki yaşamını,davranışlarını inceleyeceğiz ve köpekler ile olan benzerlikleri ile farklarını karşılaştıracağız.

Efsaneler ve İnanışlar.

Kurtlar geçmişten bugüne kadar insanoğlunun yaşamında daima heyecan vermiş,korku salmış,büyülemiş,bilinmezliğini korumuş ve bunun sonucunda saygı duyulan bir yaratık olarak hayatımızda yerini almıştır.Kurtlar ve İnsanlar tarihin başlangıcından itibaren birlikte yaşamış başlangıçta birbirlerine rakip olmuştur.Fakat daha sonra İnsanoğlunun kurtların yeteneklerini ve yararlarını anlamasıyla bu rekabet, bugün evlerimizde beslediğimiz ve birçok konuda bizlere yardımcı olan köpeklere kadar uzanan çok sıkı bir dostluğun temelini atmıştır.

Kurtlar bugün de yaşamımızda etkileyici bir yere sahiptir ve güncelliğini korumaktadır.Geçmişten beri süregelen birçok kurt efsanesi bugün de anlatılmaya ve filmlere konu olmaya devam etmektedir.Kurtlar ile birlikte yaşayan eski kabileler kurt'a olağanüstü güçleri olan bir yaratık olarak bakmakta,kendilerini ve sevdiklerini kurttan korumak için dans şeklinde ayinler düzenlemekte ve yine kendilerini kurttan koruyacağına inandıkları "Kurt başı" şeklinde ağaçtan yapılmış eşya ve kolyeler taşımaktadırlar.Bu kabileler inanışları dolayısı ile kurtun avlanma bölgesine girmemektedir.


Hindistan'ın kırsal kesimlerinde anlatılan, gerçekte yaşanmış bir öykü,her gece çadıra gelen ve özellikle çocukları uyku sırasında hiçbir şekilde ses çıkarmadan çadırdan sürükleyerek alan ve daha sonra iç organları yenmiş şekilde bulunan 70-80 kadar insanı konu almaktadır.Bu yaratığı gece karanlığında görenler, insan şeklinde,gözleri kırmızı renkte parlayan bir şeytan olarak tarif etmekteydiler.Yurt dışından bu olayı araştırmaya gelen görevlilerin kurttan şüphelenmelerine rağmen yöre halkı kurtlar ile yüzyıllardır barış içinde yaşadıklarını ve bir zarar görmediklerini söylüyorlardı.Ancak bölgede görülen iki kurtun öldürülmesi üzerine bu korkunç olay bir daha tekrarlanmadı.

Yine Hindistan'da çocukların kurtlar tarafından kaçırılmasına ve emzirilmesini içeren gerçek olaylara tanık olunmuştur.

Roma İmparatorluğu'nun kuruluşuna da bir kurt öncülük eder.Efsaneye göre;

Anadolu'da Truvanın yıkılmasından sonra bir Truvalı topluluğu Aineias'ın yönetimi altında Latium kıyılarına yerleşti.Aineias, ülke kralının kızı Lavinia ile evlendi oğulları Alba Longa'yı kurdular.Alba kralı Numitor'un kızı Rhea Silvia,tanrı Mars' tan gebe kalarak Remus ve Romulus adlı ikizleri doğurdu,ama Numitor'u Alba tahtından indiren amcası Amulius'un eziyetlerini üzerine çocuklarını bir beşiğe koyarak Tevere ırmağına bıraktı.; beşik ırmakta Palatium kıyılarına kadar sürüklenerek karaya vurdu.İkizlerin ağlamasına koşup gelen dişi bir kurt onları emzirdi.Daha sonra ise Faestulus ve Acca larentina adlı çobanlar çocukları büyüttü.

"Kurt Adam" efsanesini, yani insan zeka ve kabiliyetini koruyarak, bir kurtun ısırması ile kurt şekline dönüşen insanı, ya da ormanda kurtlar tarafından büyütülen küçük bir çocuğun öyküsünü duymayanımız yoktur.Bu öyküler yıllar boyunca filmlere ve kitaplara konu olmuştur.

Burada Türklere yol gösteren "Asena" adlı dişi kurtu da belirtmeden geçemeyiz. Bütün Türk Ulusu bu kurta saygı duymakta ve adını bugün çocuklarımızda yaşatmaktadır.

Yine kurtların kışın avlanmak için başvurdukları "Kurt Oyunu", Hunlardan Osmanlıya kadar bütün Türkler tarafından meydan savaşları ile kale kuşatmalarında benimsenerek uygulandı.26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Savaş'nda Selçuklular, Bizans ordusunu,25 Eylül 1396'da da Niğbolu Savaşında Osmanlılar da Haçlıları "Kurt Oyunu" ile yendiler.

Kurt oyununun özü şöyledir.;

Genelde kışın aç kalan kurtlar,geceleyin köy ve mahallelere sokulmadan önce,uygun bir yerde alfa kurtun emri ile durarak üç kola ayrılırlar,iki kol o yerin sağında ve solunda pusuya yatarak saklanır;üçüncü yada fedai kolda;pusu yerini belirledikten sonra koşarak köy ve mahalleye dalar.Köpeklerin de ortaya çıkması üzerine korkarak kaçıyormuş gibi davranır.Bunu gören köpekler havlayarak kurtun peşine düşerler ve kurtları bölgeden dışarı çıkarmaya çalışırlar.Böylece çoğalarak bir sürü haline gelen köpekleri, fedai kolu ardına takarak pusu yerine çeker.Alfa kurtun işareti ile pusudakiler, köpeklerin dönüş yolunu keser, öndeki kolda geriye dönerek çemberi tamamlar ve köpekler kuşatılır.

Görüldüğü gibi kurt tarih öncesi atalarımızın hayatta kalmasını sağlamanın yanında , tarih boyunca insanoğluna örnek olmuş ve yukarıda da belirtildiği gibi yaşam biçimi ile Türk Ulusu'nun kurtun avlanma taktiğini, savaş taktiği olarak kullanması sonucu nice zaferlerin kazanılmasına öncülük etmiştir.Kimbilir Türk Ulusunun gücü ve bir dönem Dünya'ya hükmeden Osmanlı İmparatorluğun başarısı buna bağlıdır.Ne dersiniz?

Kanada nın bir bölgesinde ise insanlar her yıl geleneksel olarak tam bir dolunay zamanında biraraya gelirler.Yüzlerce araba ile kilometrelerce kuyruk oluşturaran insanlar ormanın yakınında durarak kurt ulumasını taklit ederler.Çevrede bulunan kurtlar bu çağrıya cevap verirler ve bölgenin dört bir yanından kurt ulumaları yükselir.Aileler kurtların ulumalarını sessizlik içinde dinlerler ve yeni yılda tekrar buluşmak üzere bölgeden ayrılırlar.İnsanoğlunun ormandan ayrılışının 25.000 yıl olduğunu düşünürsek ki bu insanoğlunun yaşamı ve gelişmesi yanında az bir zamandır,bir zamanlar birlikte yaşadığımız kurtlara özlem duyan Kanada da ki bu kişilerin davranışına şaşmamamız gerekir.

Bu öyküler ve efsaneler,bizim köy hayatı yaşayan insanlarımızın kurtu "Canavar" ismi ile çağırması, herhalde bu gizemli hayvana duyulan saygı ve korkunun bir belirtisi olsa gerek.


Aslında kurtların göstermiş olduğu saygıyı biz karşılıksız bırakmışız.Özellikle kurtun ana yurdu Kuzey Amerika da insanlar kendilerine yer bulabilmek için 1850-1900 yılları arasında birçok hayvanı katletmişlerdir.Amerikan kaynakları bu hayvan sayısını 50.000.000 adet civarında olduğunu ve bu sayının 2.000.000 adetinin kurtları kapsadığını belirtmektedir.Bu kadar çok sayıda hayvanın ve özellikle kurtun öldürülmesi doğal dengeyi tahrip etmiş ve otçulların sayısının artması ile yeşil alan ve bitki örtüsü yok olma düzeyine gelmiştir.Yeteri kadar kurt sağ olsaydı bu otçulları avlayacak ve doğayı dengede tutacaklardı.Sonuçta tekrar insanlar silahlarını ele almış ve yine hayvan katliamına girişmişlerdir..

Bugün Amerika doğal dengenin korunmasının ne kadar önemli olduğu bilincini "Yellow Stone", "Yosemite" gibi doğal parklar ile insanlarına geç de olsa aşılamıştır.

Bizim insanlarımız ise henüz bu değeri anlamamıştır.Çok yakın tarihte ekranlardan bir kurtun yaralı olarak nasıl can çekiştirelerek öldürüldüğünü ve en vahşi yaratık, yani insanın maskarası olduğunu izledik.Oradaki insanlar vahşiliklerini ve acımasızlıklarını sergiliyorlardı ve yanlarındaki çoban köpeklerine yaralı kurtu boğması için teşvik ediyorlardı.Ancak şaşırtıcı bir biçimde köpekler yine biz insanoğlunu utandırarak o halde bulunan atasına saldırmamış ve bize yine dersimizi vermişlerdir.Bu dersi alacak kafalar bir panayır havasında eğlenmeye devam etmişlerdir.

Genel Görünüş.

Dik kulak,uzun ve fazla keskin olmadan son bulan baş ve çene yapısı ile araştırıcı ve keskin bakan gözlere sahiptir.Kafa yapısı Alman Çoban Köpeğine benzemektedir.Ancak daha uzun ve geniştir. Çoğunlukla gri ve siyah tonda kürke sahiptir kahverengi ve daha açık tüyler de kürk üzerinde gözükmektedir.Kutup bölgesinde yaşıyan kurtlar ise beyaz renkli kürke sahiptir.Erkek kurtlar dişilerden 25 % daha büyük ve gösterişlidir.

Birçok erişikin Gri Kurt dişilerde 56 kg,erkeklerde ise 80 kg kadar ağırlığa çıkmaktadır.Omuz yükseklikleri 68-78 cm arasında değişmektedir.Çoğunlukla ortalama bir köpek boyuna yakındır.Ancak göğüsleri köpeklerden daha geniş,ve bacakları daha uzun ve patileri daha kalındır.Buna rağmen kurtların sol ve sağ ayak izleri birbirlerine daha yakın seyretmektedir.Ayrıca kış kürküne bürünen bir kurt tüylerin verdiği uzunluktan dolayı (5-6 cm ile 15 cm arasında vücudun değişik bölgelerinde değişir) daha büyük gözükebilirler.Kuyrukları Alman Çoban Köpeğinkine benzer, çalı gibi tüylüdür ve uzunluğu vücut uzunluğunun birçeyreğini kapsamaktadır yaklaşık 35 cm.

Çene ve Dişler.

Köpeklerden daha büyük,uzun ve güçlü bir çene ile keskin diş yapısına sahiptir.12 kesici,4 köpek,16 küçük azı ve 10 azı dişi (4 tane üst çenede 6 tanesi alt çenede) olmak üzere 42 adet dişe sahiptir.Dişlerinin uzunluğu 2.54 cm kadardır ve uca doğru giderken hafifçe kıvrılır.Kurtun çene basıncı 2.5 cm'lik bir kare içine 750 kg olarak hesaplanmıştır.Bu basıncı Alman Çoban Köpeği ile kıyasladığımızda iki kat daha fazla olduğunu görürüz.Alman Çoban Köpeği 2.5 cm'lik bir alan içine 320 kg baskı uygular.Kurtlar dişlerini avlarını öldürmek ve parçalamak için kullanırlar,avlarını çiğnemezler lokmalar halinde yutarak sindirirler veya kusarak yavrularını beslerler.

Hareket ve Hız.

İnsanlar,köpekler ve kedigiller aynı prensipte yürüler yani ayak tabanlarımız yer yüzeyi ile temas etmektedir.Kurtlar da ise farklıdır.Kurtların patileri tamamiyle yer ile temas etmez patilerinin ucunda yürüyor gibidirler.Arka ayakları ön ayaklarını takip eder.Ön patileri arka patilerine göre daha geniştir.Bu kurta kış aylarındaki kar örtüsünde daha rahat tırmanma ve koşma imkanı vermekte ve ağırlığını yüzeye dağıtarak kaymayı ve yumuşak zeminde kara batmayı önlemektedir.Kurtların beş adet tırnağı vardır ama bunların dört adeti oldukça gereklidir.Patilerinin arası köpeklerde olduğu gibi sert ve dayanıklı kıllarla örtülmüştür.Bu ona kaygan zeminlerde daha iyi tutunma sağlar.Tırnakları sağlamdır ancak keskin değildir.Çünkü yürüyüşde daha fazla ön tarafı kullanduğı için doğal olarak törpülenir.Tırnaklar toprağı kazmak ve koşu esnasında yüzey ile teması kuvvetlendirmek için kullanılır.Avlanma esnasında kedigillerde olduğu gibi tırnaklarını avı yakalamak için kullanmaz.Kurtlar tırıs,koşu ve dörtnal olarak ayrılan dilimlerde hareket ederler.Bacakları köpeklere nispeten daha uzundur ve bu uzunluk ona hız ve çeviklik sağlamaktadır.Saatte 6.4 km hızla yürüyebilir.Seyahat ve av takip esnasında tırıs koşuyu tercih ederler bu esnada hızları 12.8 - 16 km/saat arasında değişir. Kurtlar avlarına saldırdıkları veya onları test etmek istediklerinde en hızlı şekilde koşarlar bu esnada hızları saate 64km ye kadar çıkar ve bu hızlarını uzun kilometreler boyunca koruyabilirler.

Koku Alma ve İz Takibi.

Kurtların dünyasında koku önemli bir yer taşır.Koku yoluyla kurt avını,ailesini bulabilir vaya bir düşmanı sezinleyebilir.Ayrıca köpeklerde olduğu gibi kurt bölgesini koku bırakarak belirler ve bu koku ile yine diğer sürülerin bölgesini tanıyabilir.Ayrıca yine bırakılan kokulardan bölgedeki dişi ve erkek varlığı ile bölgenin nekadar sıklıkla ziyaret edildiğini anlayabilir.Kurtun koku bezleri anüs civarıdadır ve bu bezlerden yayılan koku, kurt için bir parmak izi gibidir ve kişisel bir bilgi taşırlar.Kurtlar,diğer kurtlara bölgelerini belli etmek için genelde bu kişisel bilgilerini taşıyan kokularını 91 metre aralıklarla bırakırlar ve sınırlarını belli ederler.Kurtların koku alma düzeyi oldukça gelişmiştir ve hava şartları uygun olduğu takdirde kurtlar sürü üyelerininn ve avlarının kokusunu 2.5 - 3 km uzaktan alabilirler.Avlarını da yerde bıraktığı koku ve avın atmosfere karışan vücut kokusunu takip ederek ulaşırlar.

İşitme Duyusu.

Kokudan sonra kurta yardımcı olan ikincil duyusu işitme duyusudur..Kurtlar ormanda 9-10 km uzaktan açık arazilerde ise 11 km kadar uzaktaki sesleri duyabilirler.Kurtların kulakları 25 Khz değerindeki sesleri algılayabilir bu rakam araştırmalara göre 80 Khz kadar çıkmaktadır.İnsan kulağının duyabileceği limit ise 20Khz' dir.Bu özelliği ile kurtlar köpeklerden daha iyi bir duyu organına sahiptirler.

Görüş Kapasitesi.

Kurtlar önlerindeki hareket eden objeleri rahat şekilde görmektedirler.Hareketsiz objeler kurtu yanıltmaktadır ve bu anlarda koku alma duyularını harekete geçirirler.Görüş açıları 180 dereceden az bir görüş sahasını kapsamaktadır.Kurtların avladıkları hayvanlar ise genelde 300 dereceye kadar varan bir görüş açısına sahiptir.

Tat Alma Duyusu.

Araştırmalar tat alma duyusunun az olduğunu bunun yerine avın kokusunun önemli rol oynadığını göstermiştir.Kurt ve köpekler dört ana başlık altındaki tatları hissetmektedirler.Bu öğeleri tatlı,acı,tuzlu ve ekşi olarak sınıflandırmak mümkündür.Kurtların yiyeceklerinde tatlı minimum rol almaktadır.

Yaşam Süresi.

Yabani yaşamda kurtun yaşam süresi 13 yıl veya daha fazladırEğer korumalı doğal parklarda yaşıyorlar ise 16 yıla kadar yaşamlarını sürdüreblirler.Fakat çoğunlukla kurtlar 8 yaşına kadar yaşamaktadırlar.Kurtlar'ın yaşam süresi insan popülasyonun artmasıyla ve popülasyonun öldürme isteği ile azalmaktadır.Ancak yukarıda da değindiğimiz gibi korumalı doğal parklar içinde daha uzun bir yaşam süresine erişmektedirler.Bunun nedeni ise koruma bölgesi içinde silahlar,doğal düşmanlar,tuzaklar, yılanlar ve zehirlerden uzak kaldıkları içindir.

Sürü Yaşamı ve İletişim.

Her memeli kendisine ait bir aile içinde yaşarlar.Ancak bu aile yapısı kurt yaşamında daha köklü bir biçimde gelişmiştir.Sürü topluluğunun istisnasını sürü kurallarına karşı gelmiş ve sürüden atılmış yalnız kurt oluşturur.Bu kurt en yakın sürüden 10 km ile 1000 km arasında değişen uzaklıkta yaşamaya mecbur edilir.Ancak kendisine bir eş yada hakimiyetini kabul ettirecek bir sürü ile bu sürünün yaşaması için yeterli bir bölge bulamaz ise hayatta kalması çok zordur.Kurt yalnız başına büyük hayvanları avlayamaz ,yeteri kadar da kendini hayatta tutucak av bulamaz ise sonu çok kötü olabilir.

Kurtlar ailesi yapısı içinde hayatlarını sürdürürler ve biz bu aile yapısına sürü olarak adlandırmaktayız.Kurt sürüsü Alfa erkek ve Alfa dişinin kontrolü altındadır.Sürünün diğer üyeleri genç ve yaşlı kardeşlerdir.Ayrıca aynı kana sahip olmayan kurtlarda sürüye kabul edilmektedir.Eğer sürü kurallarına uyulur ise bireyler sürü ile birlikte yıllarca yaşayabilirler.

Sürü genelde sekiz ila onbeş kadar üyeden oluşur.Daha az veya çok olabilirler.Sürüdeki hiyeyarşi baskın kurtun diğer sürü üyelerine kabul ettirdiği gücü ile yapılanır.Bu gücü ortaya koyarken bireyler dövüş,ısırma ve alışkanlıklarını kullanırlar."Alfa" erkek ve "Alfa" dişinin bir alt basamağında "Beta" erkek ve "Beta" dişi bulunur.Diğer basamak ise "Omega" erkek ve "Omega" dişidir.Her birey kimin hakimiyetini kabul edeceğini bilirken,bazı bireylerde bir üst basamağa tırmanmak için yarışırlar.Bu yarışı kaybeden ve kurallara uymayan kurtlar baskın alfa erkek ve dişinin zorlaması ile sürüden ayrılırlar.Kazanan ise sürünün yeni hakimidir.

Sürü içinde üyeler rütbelerini kararlı ve değişmez bir biçimde gösterirler.Yüksek rütbedeki erkek veya dişi, diğer üyeye saldırganlığını ve kararlılığını göstermek için kuyruğunu kaldırır,kulaklarını dik olarak ileride tutmaya çalışır ve yanaklarını geri çekerek dişlerini gösterir ve hırlamaya başlar bu arada sırtındaki tüylerinin bir kısmını kabartarak kendini büyük ve tehdit edici olarak gösterir.


Bu kesin ve korkutucu davranış karşısındaki alt birey, kendini tehlikeli olmadığını anlatmak ve küçük göstermek için yere yatar kuyruğunu bacakları arasına sıkıştırır,kulaklarını geriye doğru yatırır ve yuvarlananır aynı zamanda liderin ağzını yalayarak "Tamam sen benden güçlüsün ve senin liderliğini" kabul ediyorum der.Bu davranışlar çok az sayıda kavga ile sonuçlanır.Çünkü kurtlar kavga sırasında aldıkları yaralardan ötürü acı çekeceklerine ve aynı zamanda avlanma yeteneklerinin kayba uğrayacaklarını iyi bilirler.Alfa kurtlar sürü içerisindeki yerini diğer üyelere dostçada bildirirler.Alfa kurt yaramazlık yaptığına inandığı yavrularına veya bireylere çok yakın yaklaşarak dişlerini üyeye gösterir ve göz temasını korur.Bir alt basamaktaki üye bu davranış karşısında gözlerini liderden alarak başka yöne bakar ve yine lider önünde özür dilemek için yuvarlanmaya ve yalanmaya başlar.

Eğer alfa kurt üyeyi cezalandırmak istiyor ise üyeyi ısırır ancak bu ısırış sadece uyarmak içindir ve bir anlıktır.Çünkü alfa kurt üyelere zaten kabul ettirdiği yerini hatırlatmak ile disiplini sağlamayı ve her üyenin rütbesini anlatmayı amaçlamaktadır.

Kurtların vücut dillerini şöyle özetleyebiliriz.

  • Kulaklar dik, ağız açık ve kuyruğu normal pozisyonda olan kurt mutlu bir görüntü vermektedir.

  • Bir kurtun etrafında dans eden,koşan ve ellerini öne uzatarak vücudunun ön kısmını yer ile temas ettiren kurt oyun arayışı içindedir.Oyun esnasında kurtlar birbirlerinin üzerine atlarlar ve oyun olarak ısırılar.Ön ellerini kullanarak diğer üyenin enselerine dokunur ve birlikte yerde yuvarlanırlar.Oyun özellikle yavruların birbirini tanıması ile av yeteneklerinin gelişiminde yarar sağlar.Diğer üyelerde ise sürü hiyeyarşisinin yapılanmasını oluşturur.

  • Kulaklarını geriye yatıran ve kuyruğunu bacakları arasına alan kurt korkmakta olduğunu gösterir.

  • Kulakları ve kuyruğu kalkık pozisyonda,dişlerini gösteren,hırlayan ve vücudu üzerindeki türlerin bir kısmını kaldıran kurt öfkelendiğini gösterir.

  • Kuyruğunu yüksek ,kulaklarını dik tutan ve ayakta duran bir kurt diğer üyelere baskın olduğunu göstermektedir.

  • Gözlerini kısan ve başını diğer üyeden çeviren kurt kuşkulu ve şüpheli olduğunu beliritir.

Kurtlar vücut dili ile birlikte seslerini kullanarak da iletişim sağlayabilir.

Herkes kurt ulumasını duymuştur.Kurtlar sadece dolunaya karşı ulumaz her zaman uluyabilir ancak bu uluma geceleyin daha çok duyulur çünkü kurt sürüsü gece daha aktiftir ve geceleyin sesler daha uzaklara erişebilir..Uluma kurtun diğer üyeler ile heberleşmesini sağlar.Kurtlar diğer sürü üyelerini bulmak,bölgenin dışında kalan üyelere sürünün nerede bulunduğunu belirtmek ve avlanmaya çağrı için ulurlar,bazen bu ulumalar zevk içinde olabilir.Ayrıca kurtlar diğer üyelerin tehlikede olduğunu belirtmek ve ava meydan okumak için havlarlar.Hırlama ise kurtun baskın olduğunu ve kavgaya hazır olduğunu gösterir.Yavrularını çağırmak için kurtlar daha ince sesler çıkartır ve yavrularda ağlamaklı bir ses ile annelerini ararlar,anne ise ağlayan yavrularının yanına giderek onları sakinleştirir.

Uluma birkaç saniye ile onbir saniye kadar sürebilir. Uluma genelde sürü üyelerinden bazılarının birkaç kere havlamasıyla başlar ve bu kısa havlamayı grup olarak yapılan uzun uluma izler.Kurtlar genelde aynı tonda ulurlar ama bazı zamanlar sık olmasa da bu tonu değiştirirler.Kurtların grup olarak uluması bizlere bazen şarkı söylüyorlar gibi gelir.Çünkü bir kurt ulumasını bitirdiğinde diğeri aynen ses sanatçılarının düeti gibi diğer bir üyeye izin verir ve uluma devam eder.Böyle süren bir uluma sanki bir şarkıcının şarkıyı söylemesi ve nakarat bölümlerinin arkadaki grup tarafından seslendirilmesi gibidir.

Kurtlar yaşadıkları bölgeyi koruma altına alırlar.Kurtların en büyük düşmanları ayılardır.Ayılar kurt inlerindeki yeni doğan yavruları almak için sürüye meydan okuyabilir.Kurtun ayı karşışında fazla bir şansı yoktur.Ancak çok sayıda kurt birleşerek ayıyı öldürebilir.Eğer ayı kurtların savunması karşısında geri çekilir ise kurtlar saldırıya geçmez.

Çiftleşme ve Üreme.

Kurtlar köpeklerden farklı olarak tek eşli yaşam sürerler.Yani bir erkek kurt ömür boyu aynı eş ile yaşar ve çiftleşir.Ancak bu durum nadiren 20-40 % kadar alfa dişi veya erkeğinin sürü üzerindeki hakimiyetini kaybetmesi üzerine veya ölmesi gibi nedenlerden dolayı değişmektedir.Bu anlarda Alfa erkek kurt sürünün yeni baskın dişisi ile çiftleşir.Kurtun yalnızca bir eş ile çiftleşmesi kurt popülasyonunu dengede tutmak içidir.

Dişi kurt çiftleşme dönemine Ocak ile Nisan ayları arasında girer.Dişi kurtun erkeğini kabul ettiği dönem (Estrus) 5-7 gün sürmektedir,bu günler içinde çiftleşme olmaz ise dişi kurt yavru veremeyecektir.

Çiftleşme dönemi içerisinde erkek ve dişi kurt sürüyü kısa süre için terkederler.Bu davranışlarının nedeni dişinin sürü üyeleri ile ilişkisini kısa süre keserek diğer kurtlar ile çiftleşmesini önlemektir.


Çiftleşme aynen köpeklerde görüldüğü gibidir ve aynı davranışları sergilerler.Çiftleşme dişi ve erkeğin karşılıklı oyunları ile başlar,birbirlerine sakin ve ince ses tonu ile yaklaşırlar, erkek dişiyi bu ilk anlarda selamlıyor gibidir,karşılıklı olarak birbirlerinin ağızlarını ve yüzlerini yalarlar ve koklarlar.Erkek,dişinin vajinal bölgesini koklayarak çiftleşme zamanını veya dişinin hazır olup olmadığını anlamaya çalışır.Çiftler birbirlerinin üzerine atlayarak ve yuvarlanarak oyuna devam ederler,kuyruklarını birbirlerinin yüzüne sürürler,bilhassa dişi kurt bu hareketi ile erkeğe mutlu ve istekli olduğunu anlatır. Dişi kurtun bu dönem içinde vajinası şişerek çiftleşmeyi kolaylaştırmaktadır.Ayrıca birkaçgün önce başlayan ve dişi kurt tarafından oluşturulan, erkek kurtu harekete geçirecek koku,maximum seviyeye çıkar.

Yaklaşık beş dakika içinde yumurtayı dölleyecek ve yeni kurt yavrularını ortaya çıkaracak spermler harekete geçtikten sonra, erkek kurt durarak dişi ile kenetli olduğu halde 180 derece geriye döner yani şu an çiftler kalçalarından bağlı gibidirler.Bu durum 15-30 dakika sürecektir.(Bu davranışın sebebi spermlerin yumurtaya ulaşması ve gebe kalma oranının yüksek tutulmaya çalışılmasıdır.)

Çiftleşme sonrası çiftler yine oyun oynarak birbirlerine duydukları sevgi ve bağlılıklarını gösterirler.

Gebelik süresi 59-63 gün arasında değişir ve bir batında genellikle 4-6 yavru dünyaya gelir.Kurt yavruları aynen köpeklerimizde gözlemlediğimiz evrelerden geçerler.Doğdukları anda son derece savunmasızdırlar ve annelerinin bakımına ve korumasına son derece ihtiyaç duyarlar.Anne inden nadiren dışarı çıkacağı için babanın ve sürü üyelerinin getirdiği et ile beslenir.Yavrular doğdukları anda gözleri ve kulakları tamaman kapalıdır.Doğduktan 12-15 gün içerisinde gözleri açılır,iki hafta sonra yavrular yürümeye başlar.Yaklaşık sekiz hafta içerisinde ise yavrular doğdukları inden dışarı çıkarlar ve sürü yaşamı ile dış dünyayı keşfetmeye başlarlar.Yavrular bu anda oldukça savunmasızdırlar ve kartal ile ayılar için av olabilirler.


Bu güne kadar yavrular anneleri tarafından süt ile beslenir.Dışarı çıkan yavrular birkaç hafta içerisinde et yemeye alışırlar.Köpeklerden farklı olarak,yalnızca anne yavruların bakımından sorumlu olmaz.Köpeklerde çok nadir olarak görülen olay yani babanın yavrular ile ilgilenmesi kurtlarda çok farklıdır.Ailenin bütün fertleri yavruların beslenmesi ve korunmasından sorumludur.Anne-baba ve diğer sürü üyeleri yedikleri etleri kusarak yavruları beslerler.Hatta bir batın önce doğan ve şu an yaklaşık bir yaşına girecek olan yavrular dahi yeni kardeşlerinin beslenmesi ve korunması işini üstlenirler.Bu yaşlarda olan kurtlar "Prolaktin" adlı bir hormon salgılarlar ve bu hormonun etkisi sonucu ebeveyn davranışlar içine girerler.


Dişi kurt yavrularını in içerisinde doğurur ve yaklaşık sekiz hafta kadar burada bakar.Dişi kurt bu iş için nehir yatağı yakınıları veya kayalık kesimlerin arasında bulunan boşlukları kullanır.Bazen diğer hayvanlar tarafından terkedilmiş inleride kullanabilirler.Güvenli sayılan inler kuşaklar boyu kullanılabilir onbeş yıl aynı ini kullanan aile ile bir in içinde de 738 yıllık kemiğe de rastlanmıştır.Güvenli sayılmayan bölgede ise dişi kurt başka inleri de kullanabilir,böylece yavruların düşmanlar tarafından bulunmasnı ve keşfedilmesini zorlaştırır.İn annenin ve yavruların kısa bir süre tehlikelerden korunarak rahatça yaşıyacağı bir yerdir.Giriş kısmı 50-70 cm genişliğe ve 40-70 cm yüksekliğe sahiptir.İnin uzunluğu yaklaşık 5 mtere kadardır,birden çok girişi olabilir.

Her yavru gibi kurt yavrularıda oyun oynamayı çok severler ve günün büyük çoğunluğunu oyun oynayarak geçirirler.Yavruların oyunları birbirlerini tanımalarını ve sosyal davranışları öğrenmesini sağlar.Yavrular yüzeyde buldukları kemikler veya av kalıntıları ile oynayarak av yeneklerini geliştirir ve av esnasında ne yapılması gerektiğini öğrenmeye çalışırlar.Biraz büyüdüklerinde tavşan gibi küçük hayvanları avlamaya çalışırlar ve bu esnada giderek av kabiliyetlerini geliştirirek sürü içinde varlıklarını hissettirler ve sürü ile birlikte gerçek ava hazır hele gelirler. Yavrular yaklaşık iki yıl sürü ile birlikte sıkı bir bağ ve itaat içerisinde yaşarlar.Erişkin hale gelen yavrular eş bulmak ve kendi ailesini yaratmak için sürüden ayrılırlar.

Avcı Olarak Kurt.


Kurtlar hayatta kalmak için av hayvanlarını öldürürler.Kurtların avladıkları hayvanlar,kurtların yaşadıkları bölgeye bağlı olmaktadır.Ancak kurtların başlıca avladıkları hayvanlar arasında geyik,karaca,,amerika geyiği,tavşan ve fare sayılabilir.Kurtlar insanlara saldırmazlar ve bugünde elimizde kurtların insana saldırdıklarına dair bir kanıt bulunmamaktadır.

Kurtlar sürü halinde yaşadıklarından genelde büyük hayvanları avlamaya çalışırlar.Avlarının hasta ve güçsüzlerini sürü içinden seçerler, eğer başarılı olurlar ise sağlıklı olanlarınıda saldırırlar.

Kurtların avı herzaman başarılı olmayabilir.Bu yüzden mideleri birdefada hızlı ve çok yemek için ya da günlerce birşey yememek için yapılanmıştır.Kurtlar günde 1.5 - 5 kg kadar ete ihtiyaç duyarlar.ayrıca bir kurt günde 10 kg et yiyebilir ve önündeki birkaç gün yemek yemeden yaşayabilir.Kurtlar yapılarına,iklime ve çevreye ve ava göre değişen miktarda suya ihtiyaç duyarlar.Bu miktar yaklaşık olarak günde 1.5 - 2 litredir.

Kurtların Av Taktiği.

Kurtlar genelde gün ışığından kaçarlar ve gece yaşarlar bu yüzden büyük çoğunlukla geceleyin veya akşam gün batarken avlanırlar.Kurtlar avlarını şu üç bölümü takip ederek ulaşırlar.Seçim-Kovalama ve Saldırı.

Seçim.

Yaralı ve zayıf hayvanlar kurtların birinci tercihidir.Kurtlar hayvanın yaralı olduğunu kanayan bölge ile enfeksiyon olan bölgenin kokusunu alarak anlıyabilirler.Ayrıca kurtlar zayıf veya sakat olan hayvanı hareketlerinin düzensizliğinden ayırt edebilirler.Kurtlar avlarını bulmak için hava akımlarını kullanırlar rüzgarı önlerine alarak araştırma yaparlar,önden kurta doğru esen rüzgar ileride bulunan av hayvanlarının ile düşmanlarının kokusunu taşır ve bu kokuları takip ederek avına yaklaşır,rüzgarın getirdiği koku avın vücut kokusudur,bununla beraber kurtlar avın ayak izleri ile birlikte yere bıraktığı kokuyu da takip ederler.

Kovalama - Peşine Düşme.

Kurtlar bu bölüme girmeden önce rüzgar altına girerek kokularının av tarafından hissedilmesini önlerler.Genelde av hayvanları kurtların saldırılarına karşı daima tetikte beklemektedirler,ancak bu davranışları kurtların avlama isteklerinden ve kararlılıklarından daha güçlü değildir.

Kurtlar kendilerini ava hissettirmeden yaklaşırlar bir kurt ava gözcülük etmek için yatar ve diğerleri sinsice avın etrafını sarar.Bazen sürünün birkaç üyesi av olarak seçilen hayvanın dayanıklılığını ölçmek ve onu yormak için koşturabilir..

Saldırı.

Saldırı zamanı geldiğinde sürünün av kabiliyetine erişmiş üyeleri toplu halde saldırıya geçer.Av burun bölgesi ile kıç tarafından yakalanır.Av genelde aşırı kan kaybı ile şoktan ölmektedir.Bazı küçük avların ise boyunları kurtun boyun bölgesini ısırmasından dolayı kırılır.

Avı ilk önce baskın Alfa erkek kurt yer ve yalnızca Alfa dişiye bazende yavrularına birlikte yemek için izin verebilir.Kurt avını yemeye göğüs kısmı yada buttan başlar. Kurtların en sevdiği bölüm avın iç organlarıdır.Av genelde avlandığı alanda sürü üyeleri arasında tüketilir.Kurtlar avın büyüklüğü ve cinsine göre av taktiklerini değiştirirler.

Kurtlar avladıkları hayvanlar ile vahşi yaşamda bulunan diğer etoburlara katkı sağlamaktadır.Kurtlar avladıkları hayvanı tamamen yememektedirler.Bu durum ise şahin,kartal,sıçan,kır kurdu ve tilkiye yiyecek bulma imkanı sağlamaktadır.

Kış Mevsiminde Kurt Yaşamı.

Her hayvanda olduğu gibi kış aylarıda kurtları etkilemektedir.Kış aylarında,özellikle soğuk gecelerde kürk kurtu sıcak tutmakta ve dış etkenlere karşı korumaktadır.Kurt uyumak istediği zaman kıvrılır ve kuyruğu ile burnunu ve ağızını kapatır.Bu hareket ile kur verdiği sıcak nefes ile ısınır ve -40C derecedeki dış ortama karşı kendini korur.

Kış aylarında kurt sürüsü daha çok mesafe katetmeli ve her avda başarı sağlamalıdır.Aksi takdirde doğa koşulları zayıfların yaşamasına izin vermemektedir.Lider kurt, yüzeyde bulunan kar tabakasının derinliğine göre kendine bir yol seçer ve en önde yürür.Arkada ise tek sıra halinde sürünün diğer üyeleri ve son sırada yavru kurtlar bulunur.Kurtlar kış aylarında avlanmaya azami dikkat sergilemektedirler.Bu aylar içinde avın görüş ve koku sahasına girmemeye özen gösterek ava yaklaşırlar.Bazı zamanlar genç yavrularda ava katılırlar ancak heyacanları yüzünden zamanından önce saldırıya geçtikleri için sürü avı kaybedebilir.

Aralık ayının sonlarına doğru dişi kurt çiftleşme dönemine girer ve erkek kurt ile birkaç kez birlikte olur.

İkbahar Mevsimin de Kurt.

İlkbahar geldiğinde doğa uyanışa geçer ve kurtlar için yeni bir dönem başlar.Bu aylar içinde yeni doğumlar meydana geleceği için lider erkek ve dişi beraber çalışarak, doğum ve yavruların büyütülmesi için in hazırlamaya başlarlar.

Hamile olan dişi doğumdan bir veya iki hafta önce sürü ile ava çıkmayı bırakarak hazırlanan evine çekilir ve doğumu beklemeye başlar.Gebelik dönemi 63 gün sürer ve bu dönemin sonunda dört ila altı adet yavru dünyaya gelir.Yeni doğan yavrular altı ila sekiz hafta sonra dışarı çıkmaya ve sürü ile birlikte olmaya başlarlar.

Yaz Mevsimimde Kurt.

Yaz ayları kurtlar için büyüme ayıdır.Kış aylarında kurtu soğuktan koruyan kalın kürkü dökülerek yerini daha az olan yaz kürkü alır.

Yaz ayları yavru kurtların oyun ve hayatı öğrenme dönemleridir.Bu anlar içinde genç kurtlar yalnız başına bırakılmaz ve sürü üyeleri tarafından gözetlenir.Yavruya öğretilecek ilk dersler sürü kuralları ve av becerilerinin geliştirilmesidir.

Sıcak yaz aylarında kurtlar gece avlanmaya çıkarlar ve dere kenarlarında iz ararlar.Geniş alanları görmek için yüksek kayalıklara çıkarak çevreyi gözetlerler.

Sonbahar Mevsiminde Kurt.

Bu ayalrda kurtlar tekrar kışa hazırlık yaparlar.Soğuktan korunmak için ince tüylerini dökerek yerini kış kürkü alır.İleriki aylarda genç kurtlar ilk kez kar örtüsü ile karşılaşırlar.Genç kurtlar bu dönem içinde 25 kg kadar ağırlığa sahip olurlar ancak henüz gerçek ölçülerine erişmiş değillerdir.Kurt sürüsü av hayvanlarının yoğun olduğu bölgeye göç ederler ve onlara olabildiğince yakın kalmaya gayret ederler.Çünkü kış aylarında enerjilerini kısıtlı olacağını bilirler.Sürü içinden bazı bireyler kendi ailesini oluşturmak için sürüden ayrılırlar.

Köpek ve Kurt Arasındaki Farklar.

Genetik Farklar. (Kurta en çok benzeyen ırk Alman Çoban Köpeği ile kıyaslandığında.)

  • Kurt senede bir defa çiftleşme dönemine girer.Köpek ise her altı ayda bir çiftleşmeye isteklidir.

  • Kurt gri,siyah,beyaz ve koyu kahverengi ile işaretlenmiş kürke sahiptir.Köpekler ise karışan renklere de sahiptir.

  • Kurt, köpekten daha güçlüdür.Fiziksel özellikleri daha fazla gelişmiştir. (Köpekler ile uyuşan çok fazla özelliği olmasına rağmen başlıca farklar.)

    Bacakları daha uzundur.
    Patileri kalın ve geniştir.
    Vücudu,başı ve çenesi ve burnu daha uzundur.
    Göğüs kafesi geniştir.
    Boyun ve omuz hizasında extra kürke ile daha kalın kürke sahiptir.
    Uzun ve kıvrık dişlere sahiptir.
    Çene ve boyun kasları kuvvetlidir.
    Gözleri çekiktir, kahverengi ve sarıya kaçan renkte olur.
    Doğal şartlara uyum sağlar dayanıklıdır.
    Çevik ve hızlıdır.

Davranış Farkları :

  • Davranış olarak tek fark kurtların sıkı bir aile yapısı içerisinde olmalarıdır.Kurt yaşamı boyunca (yukarıda anlatılan özel durumlar haricinde ) tek eşli olarak yaşar.Bütün kurt sürüsü ise yeni doğan yavruların korunması , beslenmesi ve eğitiminden sorumludurlar. Köpekde ise yavru ile ilgilenen yalnızca annedir.Babanın yavru ile ilgilenmesi ise çok nadir görülür.

  • Kurtlarda bulunan sürü davranışları ve kurallarının hepsi köpekler içinde geçerlidir.

yavru nasıl eyitilir

YAVRU EĞİTİMİ


Köpeğin hayatında ilk onaltı hafta oldukça önem taşımaktadır.İlk yirmibir (21) gün boyunca yavrunun hafıza kabiliyeti neredeyse sıfır durumundadır.Yavrunun duyuları (görme,işitme,koklama ve ilk sosyal temaslar) ilk yirmibir(21) ve yirmisekizinci(28) günler arasında gelişmeye başlar,bu an içerisinde yavru kardeşlerine ve çevreye cevap vermeye başlar.Yirmisekizinci (28) günde yavrunun hafızası ve beyin fonksiyonları gelişmeye başlar. Yirmisekiz (28) ile kırkdokuzuncu(49) günler arası ise yavrunun sinir sistemi ve beyin formu erişkin bir köpeğin sahibi bulunduğu biçimi alır.Yedi (7) ile sekizinci (8) haftalar sevimli yavrunun kardeşlerinden ayrılarak yeni sahibine ve eve alışması için en uygun zaman olmaktadır.

Yavru köpek mutlaka annesinin ve kardeşlerinin yanında kalması, köpek olduğunu hatırlatan kuralların ve köpek davranışlarını öğrenmesi gerekmektedir.Eğer yavruyu annesinden ve kardeşlerinden çok erken ayırır isek yavrunun temeli olmadığı için hayata adepte olmakta zorlanacak ve sorunlar ortaya çıkacaktır.Bunu önlemek için yavru köpeğinizi mutlaka 7-8 haftalık iken alınız.Bu süre içerisinde annesi ve kardeşleri ile birlikte minimum dört,beş (4-5) hafta.Geri kalan üç( 3) haftanın ise kardeşlerinin yanında oyun oynarak geçirdiğinden emin olunuz.

Yavru Sekiz (8) haftadan önce alınır ise:

Gereğinden önce kardeşlerinin yanından ayrılır ise, köpek kuralları ve kendini ifade etme bilincinden yoksun kalacağı için hemcinsleri ile olan ilişkilerinde ve hayata adepte olmada sorun çıkararak,muhtemelen kendine güveni olmayan bir köpek olacak.

Yavru Sekiz (8) haftadan sonra alınır ise:

Bu süreden sonra alınan köpek ise,eğer üretici tarafından sosyalleştirilmedi ise, insanlar ve şehir içinde karşılaşacağı durumlarda sorun çıkaracak yine topluma uyum sağlamakta zorlanaktır.

Ancak yavru üzerindeki olumsuz durumlar köpek sahibinin yavruya vereceği doğru şekildeki sosyalleşme eğitimi ile kolayca çözülebilir.

Doğumdan sonraki yedinci ( 7.) ve onikinci (12.)haftalar arasında yavru ile çok yumuşak ve eğlenceli bir şekilde oyun oynayarak ilk itaat komutları yavruya gösterilir.Yavru köpeğin genel karakteri onaltı (16.) haftasına kadar gelişme gösterecek ve bu ana kadar aldığı sosyal öğrenimler köpeğin karakterini belirleyecek. Bu haftalar içersinde yavru köpeğiniz "Ana Okulu" eğitimindedir.Bir ana okulunda çocuklar nasıl oyuncakları ve arkadaşları ile oynayarak kendilerini hayata hazırlayacak birtakım bilgileri öğreniyorlarsa,biz de sevimli yavrumuza aynı şekilde davranarak onu hayata hazırlayacağız.

Köpeğiniz eve geldiğinde hemen ona bir tasma takın,tasma yoksa bir kurdele de kullanabilirsiniz.Yavru alışık olmadığı için ilk önce boynundaki bu tasmadan kurtulmaya çalışacak ve huzursuz görünecektir.Telaşlanmanıza gerek yok kısa sürede alışacak ve onunla yaşamasını öğrenecek.Sizin yapmanız gerek tek şey ise onu yatıştırmak ve rahatlatmak..Kesinlikle yavru boyun tasmasına alışmadan sevk tasması ile onu yürütmeyi denemeyin.Boyun tasmasına alıştıktan sonra sevk tasmasınıda alışması gerekecek.

Eğitime başlamadan önce ya da bunu düşünmeden önce kendimizi doğru çerçeve içinde değerlendirmeliyiz.Eğitime hazırmıyız? ruh halimiz ne durumda?.Eğer bunları düşünürsek,eğitimi hem siz hemde yeni sevimli yavrunuz açısından daha basit hale getiririz ve tamamen sevgi dolu bir anlayış ve yöntemler ile amacımıza ulaşırız.Eğitimde sevimli yavrunun yaramazlıkları ve hataları sizi hemen kızdıracak ve strese sokacak ise,yavruya zarar verebilirsiniz ve karakterini zedeleyebilirsiniz..Yavruya gösterceğimiz davranışlar ne ise,yavruda bu davranışlara karşılık verecektir.Bu yüzden eğitim anında mutlaka pozitif yönde olmalı ve kalbiniz sevgi ile çarpmalıdır,hiçbir zaman kontrolünüzü ve heyacanınızı kaybetmemelisiniz.Eğitim ikiniz içinde eğlenceli olmalıdır,eğer yavru kendini öğrenmeye hazır hissetmiyor ve heyecansız davranıyor ise hiçbir şey öğrenemeyecektir,eğer siz de aynı durumda iseniz hiçbirşey öğretemeyecekzsiniz.demektir. Köpeğin geliştirmesini istediğimiz özelliklerine zarar verecek hareketlerden kaçınmalı ve köpeğimizi de bu hareketleri yapacak kişi ve olaylardan korumalıyız.Eğitime başlamadan önce neyi nasıl öğreteceğinizi kararlaştırmalısınız.

Genel eğitim için ana kural tutarlılık ve uyumdur,eğitim sizin düşündüğünüz gibi hızlı ve kolay olmayabilir.

Her komut için ayrı bir sözcük seçmeli ve sözcüğü herzaman aynı tonda ve yükseklikte kullanmalısınız,ayrıca yine her komut için belirli bir işaret kullanmalısınız,örneğin "otur" komutunu verdiğiniz aynı anda kolunuzu yukarı kaldırabilir ya da başka bir hareket seçebilirsiniz.Bu hereketi ise her komut verdiğiniz anda uygulamalısınız böylece yavrunun sadece sözcüklere değil,işaretlerede cevap vermesini sağlayabilirsiniz.Eğer her defasında değişik sözcükler kullanır veya hareketleri değiştirirseniz yavrunun kafası karışabilir, komuta cevap vermez veya geç cevap verebilir.Örneğin "gel" komutunu öğretirken yine aynı tonda ve işaretle bu komutu yavruya vermelisiniz,yavruya komutu verdiğiniz zaman yavrunun size gelmesini beklemelisiniz,eğer yavru size doğru gelirken onu durdurur veya siz ona doğru giderseniz yavruya yanlış şeyler öğretebilirsiniz ve kafasının karışmasına sebep olursunuz.Yavru zaten size doğru istekli bir şekilde gelecektir,ancak siz onu yarı yolda durdurduğunuzda yada siz ona doğru yöneldiğinizde yavru "gel" komutunun anlamını yarı yola kadar gelmek olduğunu ve bukadarının yeterli olduğunu düşünecek, komuta tamamıyle cevap vermeyecek ya da komutu umursamayacaktır.Ayrıca uyguladığınız metodu eğitim boyunca kullanmalısınız bunun için doğru metod ile başlayın ve bu metod da değişiklikler yapmayın.Bu değişikler de yavrunun kafasını karıştırmak için yeterlidir.Evdeki her birey bu kuralı anlamalı ve komutları sizin uyguladığınız gibi uygulamalı ve köpeğe zarar verecek davranışlardan kaçınmalıdır.Aslında köpeğin eğitimi ile sadece bir kişinin ilgilenmesi diğer bireylerin ise size yardımcı olması daha iyi bir sonuç verecektir.


Yavruyu izleyerek davranışlarının ne anlama geldiğini, size ve komutlara nasıl cevap verdiğini anlamaya çalışın,köpeğiniz için doğru olan ödülü bulmaya çalışın.Bazı yavrular sizin sevginizi lezzetli bir yiyeceğe tercih ederler,bazıları ise yiyeceğe karşı iyi cevap verebilirler.En iyisi yiyeceği fazla kullanmadan ikisini birden uygulamaktır.Eğitim anında yavruyu kontrol altında tutmaya çalışır iken,eğitim sonrasında sözcüklerinize ve hareketlerinize dikkat edin.eğitimin ilk zamanlarında köpeğinizin kontrol edemediğiniz hareketleri için komut vermekten kaçınınız.Eğitim anı boyunca köpeğiniz yanlış bir hareket yaptı ve siz yavruyu o an için yatıştıramıyor iseniz yavruya hiçbir komut vermeyiniz,bunun yerine yavruya yaklaşarak hareketi durdurun ancak köpeğin peşinden koşmayın,onu yakalamak için girişimde bulunmayın.Köpeğinize asla vurmayın ve bağırmayın,davranışlarımızı kontrol ederken,ileriki zamanlarda eğitimi modifiye edeceğiz ve köpeği kontrol altına almak için zaman zaman sesimizi yükselteceğiz.

Eğitim anlarını kısa tutmalısınız.Köpekler özellikle yavrular eğitime gösterdikleri dikkatlerini uzun süre koruyamamakta ve kısa süre içinde sıkılmaktadırlar bu an içerisinde dikkatlerini başka bir olay için yoğunlaştırır ve komutlarınıza cevap vermek istemez.

Doğal ve özgür hayatında bile bir kelebeği beş dakika veya daha az bir zaman içerisinde takip eder,sonra bu oyundan sıkılarak dikkatini başka bir yöne örneğin bir kuşa yönelterek onu takip etmeye başlar.Eğitim için şu kural geçerlidir "Köpek çabuk ateşlenir ama hızla ilgisini kaybeder". Unutmayın eğitim köpek için herzaman heyacanlı ve eğlenceli olmalıdır.Bu yüzden eğitim süreleriniz ilk başlarda 5 dakika iken ileriki günlerde 10-15 dakika sınırını aşmamalıdır.10-15 dakikalık eğitim erişkin köpekler içinde sınırdır.Bu süreyi aşar ve köpeğinizi sıkıntıya sokar iseniz köpeği eğitimden soğutur ve komutların geriye yürümesine sebep oabilirsiniz ve gelecekteki eğitim dönemleri için de köpeğe yanlış ipuçları verebilirsiniz.En iyisi köpeği günde 10 dakika çalıştırmak ve haftada 60 dakikalık süreyi aşmamak.Eğitim döneminin başlangıcı içinde yavruyu gürültülü ve yavrunun ilgisini dağıtacak diğer ortamlardan minimum uzak tutarak eğitmelisiniz ki yavrunun ilgisi üzerinizde olsun.Yavru komutlara cavap vermeye başlayınca onu ilgisini dağıtacak yerlere götüreceğiz ve burada eğitime devam edeceğiz.

Bazı zamanlar dönemlerinden farklı olarak köpeğinizin kendini rahat hissetiği anda ek olarak eğitime zaman ayırabilirsiniz.Ayrıca gün içinde olan fırsatlar içinde de komutları tekrarlamalısınız.bu fırsatlar özellikle yavruyu besleyeceğiniz anlar olacaktır.Aç olan yavru köpeğiniz mama kabına koyulan mamanın sesini duyunca size doğu gelecektir,bu anda sizde "gel" komutunu kullanabilirsiniz,yavruya yemeğini sunmadan önce mama kabını biraz yüksekte tutar iseniz yavru oturacaktır bu an içinde de "otur" komutunu kullanabilirsiniz.Gün içinde köpeğin iç güdüsünü kullanarak yaptığı hareketleri de takip ederek,o an içinde seçtiğiniz sözcükleri kullanarak yavrunun yeni sözcükler öğrenmesine olanak tanıyabilirsiniz.Örneğin yavru tuvaletini yaparken,seçtiğiniz bir sözcüğü yavru ile göz temasını korurken tekrarlarsanız yavru köpeğiniz ileride, kullandığınız sözcüğü duyunca tuvaletini yapacaktır,tabii ihtiyacı olduğu zamanlarda.

Ödül ise oldukça önemlidir.Yalnız eğitim anında köpeğe fazla ödül vermekten kaçınmalısınız.Ödül eğitimde köpeği teşvik etmek ve hareketlerinin doğru olduğunu anlatmak için verilir.Yukarı da da değindiğim gibi köpeğimize çeşitli şekillerde ödül verebiliriz.Bazılarımız sadece yiyecek veririz,bazen "Aferin" ve "Güzel köpek" sözcüklerini kullanırız,bazı zamanlar ise ki en çok kullandığımız olanı köpeğimize dokunduğumuz ve onu sevdiğimiz anlardır.Bu yöntemlerin hepsi de iyi çalışır çünkü hepsi o an yavruya iyi yolda olduğunu anlatır ve sevimli yavrumuz hareket ile ödül arasında bağlantı kurarak birdaha ki sefere ödül almak için ne yapacağını anlamaya başlar.Burada önemli olan yavrunun yalnızca doğru hereketleri karşılığında ödül aldığını farketmesidir.Köpeğimize aşılamamız gereken "Sen şimdi doğru şeyler yapıyorsun ve bundan oldukça mutluyum bu yüzden seni seviyorum ve ödüllendiriyorum" olmalıdır.Köpeği severek ödüllendirmemiz onun için en büyük ödüldür,ama yavrunun sevgiyi ödül olarak alması için her zaman köpeğimizi sevmememiz gerekir..Köpeğiniz doğru bir hereket yaptı ve siz onu vakit geçirmeden ödüllendirmek istiyorsunuz hemen köpeğinizle övgü dolu ses tonu ve sözcükler ile konuşun ve onun kulak arkasını,sırtının kalçaya yakın kısmını,çene altını ve göğsünü kaşırmış gibi sevmeye başlayın.Bu noktalara dokunmamızın bir anlamı var elbette.Köpek bu noktalara ulaşamamakta ve sevdiği bir kişinin bu noktalara dokunmasından ve kaşımasından memnun olmaktadır.Yavru veya erişkin köpeğiniz bu tipte bir ödül için bazen yanınıza gelir ve sizden biraz kendisini kaşımanızı isteyebilir.


Her eğitim dönemi köpeğin eğitime hala istekli olduğu an ve en iyi yaptığı hareket ve ödül ile bitirilmeli ki yavru diğer bir seansa yine mutlu başlasın ve eğitimin eğlenceli olduğunu düşünsün.Eğer yavruya kızarak eğitimi sonlandırır isek yavru eğitime karşı cephe alabilir ve bu anlardan hoşlanmaz ayrıca sahibinin isteğini yapamadığı için üzülür.

Köpek, sahibinin neşeli olduğu ve kendisine sevgi, ilgi gösterdiği zamanlar mutlu olur.Eğitim anında ve sonundaki ruh halimiz onun için çok önemlidir.

Sosyal Bir Yavru.

Yavru köpeğiniz tamamiyle sosyal bir köpek olmalı ve davranış sorunları bulunmamalı.Bu yüzden İleride sorunsuz bir köpek sahibi olmak istiyorsanız sosyalleşme eğitimine oldukça önem vermelisiniz.Bu konu ile ilgili bilgileri sosyalleşme eğitiminin anlatıldığı sayfalarda bulabilirsiniz.

Sevk Tasması İle Yürüme

Yavru tamamiyle boyun tasmasına alıştıktan sonra.Sevk tasmasını kullanarak birlikte yürüyebilirsiniz.Yine yavrunun alışması için ona zaman vermelisiniz.Yavru geride kaldığı veya yürümek istemediği zamanlarda onu çekiştirmeyin.Elinizde köpeğinizin sevdiği yiyeceklerden ve oyuncaklardan bulundurarak köpeğinizi size gelmesi için teşvik edin,yavru yanınıza geldiği anda bolca ödüllendirin.Kısa bir zaman sonra sevk tasmasını çıkararak oyun oynayın ve daha sonra tekrar tasmasını takın.Dikkat edeceğiniz nokta hiçbirzaman yavrunun tasmayı oyun oynamak için ısırmasına izin vermemek.Sevk tasmasını köpeğinizin hayatı boyunca kullanacaksınız.Ayrıca temel itaat eğitiminde köpek tasma ile eğitimine başlayacak ve hataları tasma ile düzeltilecek.bu yüzden sevk tasması onun için bir oyun aracı değil tam aksine itaat anlamı taşımalı.

Kemirme.

Bütün köpek yavruları birşeyler kemirmeye bayılır.Bu şeyler ayakkabılarınız,terlikleriniz hatta halınızın ve koltuğunuzun köşesi olabilir.Yavru köpekler keşfetmek için duyu organlarını kullanırlar.Eğer yeni bir şey ile karşılaşır iseler ilk önce koku duyularını harekete geçirirler,daha sonra ise bu eşyanın tadına bakmak isterler. İşte ne olursa burada olur ve bazı eşyalarınız yavrunun keşfetme isteğinin kurbanı olur.Kemirmenin diğer bir sebebi de aynen bebeklerde olan dişeti kaşıntısıdır bu kaşınma süt dişlerini kaybeden ve yerine kalıcı dişeri çıkmaya başlayan 4-5 aylık yavrularda görülür.

Yavrunun bu davranışını çok kolay önleyebilir ve eşyalarınızı daha uzun yıllar koruyabilirsiniz.Eğer yavrunun birşeyler kemirdiğini görür iseniz hemen yavrunun yanına giderek "Hayır" sözcüğünü kullanın ve ona kemirmesi gereken şeylerin oyuncakları olduğunu anlatın.Hemen oyuncağını köpeğe sunarak onunla heyacanlı bir şekilde oynamasını sağlayın.Amacımız burada ilgisini eşyalarımızn üzerinden alıp oyuncağa yönlenmesini sağlamaktır.Gün içinde yavruya vakit harcatacak olan kemikleri de unutmamalısınız.Dikkat edeceğiniz bir nokta yavrunun kemirdiğini gördünüz an onu engellemektir.Eğer yavru bir eşyayı 5-10 dakika önce kemirmiş ve şu an size masumca bakıyor ise ona kızmanızın ve ceza vermenizin hiçbir anlamı olmayacaktır.Bir başka nokta ise yavrunun sizin ile oyun oynamasına izin vermemektir yani şu şekilde,diyelim ki yavru terliğinizi ısırmış ve keyiflice bu terliği kemirmekte siz durumu farkettiniz ve terliği elinden almak için yanına gittiniz bu arada köpeğiniz terliğide alarak evde koşuşturmaya başladı ve biryerlere saklandı.Eğer sizde bu koşuşturmaya katılıp yavruyu yakalamak isterseniz siz de yavrunun bu oyununa katılmış oluyorsunuz.,tabii yavru ise sizinde oyuna katılmanızın heyacanı içinde oluyor.Eğer yavru böyle bir hereket yapar ise peşinden koşmayın ve onu yakalamaya çalışmayın.Tam aksine köpeğin sevdiği oyuncağı yerinden çıkararak köpeğe gösterin ve yanınıza gelmesi için onunla sakin bir ses tonu ile konuşun yavru yanınıza geldiği anda onu yeni oyuncağı ile ödüllendirin ve sevin terliği ise yavrunun ulaşamayacağı bir yere kaldırın ve birdaha yerde bırakmayın.

Isırma.

Yavrunun en çok hoşlandığı şeylerden biri de ısırmaktır.Elinizi veya elbiselerinizi doymak bilmeyen bir hırs ile ısırır.Buna kesinlikle izin vermemelisiniz.Çünkü elinizi ısırarak köpeğiniz sizinle küçük bir liderlik yarışına girmiş ve gücünü size oyun ile karışık olarak kabul ettirmek istiyor.Kardeşleri arasında da böyle oyunlar oynamıştı,ilk önce küçük ısırış oyunları ile oynayan kardeşler bir anda sertleşirler ve küçük bir kavgaya başlarlar.Bu an içerisinde gücünü diğer üyeye kabul ettiren kardeş artık onun üstü durumundadır,diğer kardeş ise bu üyeye boyun eğer.İşte köpeğiniz sizin elinizi ısırmak ile bu oyunun devamını sizinle oynamaktadır.Hem bu yüzden hem de insanları ısırmanın kötü bir şey olduğunu öğretmek için köpeğinizin elinizi ısırmasına kesinlikle izin vermemelisiniz.Köpek eliniz yerine oyuncakları ile oynamalıdır.

Köpek oyun esnasında elinizi ısırdığında "Hayır" sözcüğünü fazla sert olmadan kullanın ve köpeğin burnuna işaret parmağınız ile küçük bir vuruş yapın , ayağa kalkın ve oyunu kesin,yavrunun bu işin nekadar eğlenceli olduğuna dair düşüncelerine fırsat vermeyin.Eğer yavru oyuna devam etmek istiyor ve eskisinden daha hırçın bir biçimde elinizi ısırmak istiyor ise onu hemen kafesine veya kutusuna götürün ve ağlamasına cevap vermeyin.Yavru yatıştığı zaman ise onunla tekrar oyun oynayabilirsiniz.

Kurtlar ve hakkında açıklamalar.

Kurtlar ve hakkında açıklamalar.

İnsanlarla,kurtlardan türemiş olan köpekler arasındaki bağlılık,insanoğlunun yazıyı buluşundan;yani Tarih çağının başlangıcından daha eskidir.Bu yüzden insanlar ile kurtların ne zaman biribirlerine ne zaman rastladıklarını birbirlerine ne zaman ilgi duymaya başladıkalrını bilmiyoruz.Ancak ekoloji ve etnoloji uzmanlarının ortak görüşlerine göre insanlar ile kurtlar ilk kez 20.000 yıl önce "Mezolotik çağ" da Avrasya ve Kuzey Amerika kıtalarının buzullarla kaplı bölgelerinin güneyinde yer alan geniş kırsal alanlarda dolaşan ve çift tırnaklı hayvanları avlarken karşılaşmış olmalıdırlar.

İnsanlar ile kurtlar,sanıldığına göre birbirlerinin atrıklarıyla beslenirken,sonraları birlikte yiyecek aramaya başlayıp,birbirinin avladığını diğerinin saldırarak çalması alışkanlığını edindiler.

Alman Biyolog John Allman "Evrimleşen Birimler" (Evolving Brains) adlı kitabında kurtu evcilleştirmenin modern insanın gelişiminde çok önemli bir devrim olduğunu öne sürdü.Biyolog Almann yaklaşık 135.000 yıl önce modern insanın atası "Homo Sapiens" in günümüzdeki köpeklerin atası olarak kabul edilen yabani kurtları evcilleştirdiğini,bununda ona diğer insan türlerine karşı üstünlük sağlamasına yol açtığını belirtti.


Almann'a göre 140.000 yıl önce dünya üzerinde insan cinsinin üç türü yaşama savaşı veriyordu.Bunlardan "Homo Sapiens" vahşi kurtlarla geliştirdiği ittifak sayesinde rakipleri "Neandertal" insanı ve "Homo Erectus" a karşı kesin üstünlük sağladı.İşin ilginç yanı Avrupa'da yaygın olarak Neandertallerle Asya'da yaygın olan "Homo Erectus" kurtların en başarılı türü "Canis Lupus" ile aynı yaşam alanlarını paylaşıyorlardı.Ama kurtları evcilleştirme başarısını,140.000 yıl önce kurtların yaşamadığı

Afrika'dan dünyanın diğer bölgelerine yayılan "HomoSapiens" gösterdi.Kurtları ilk kez Avrupa ve Asya'da tanıyan "Homo Sapiens" o günden bugüne süren bir insan - hayvan dostluğunun temelini de attı.

Kurtların dayanıklıkları,keskin koku alma ve işitme duyularının yardımıyla "Homo Sapiens" daha iyi bir avcı haline geldi,yırtıcı hayvanlardan daha iyikorundu ve daha önce girmeye korktuğu vahşi coğrafyalarda hayatta kalabilme şansına sahip oldu.Modern insanın ataları,evcilleştirilmiş kurtlar sayesinde,rakip türlerin aleyhine dünyanın her kçşesine yayılmayı başardı.

Almann, kurt'la insanın yeryüzündeki en gelişmiş iki memeli türü olduğuna dikkat çekiyor.Kurdukları başarılı ittifakın sırrını şöyle açıklıyor.

"Bu iki memeli türü,benzer toplumsal davranışlar gösteriyor.Birçok memeli hayvanda yavruların bakımı yalnızca annenin sorumluluğundayken,kurtlarda tıpkı insanlardaki gibi çoçukların yetiştirilmesiyle bütün topluluk ilgileniyor.Kurt sürüsü ava çıktığında,aynı ilkel insan toplıuluklarında olduğu gibi bir dişi kurt yuvada kalarak tüm sürünün yavrularına bakıyor."

Uzun zaman süreci içinde kurtlarla ilgili bir takım yararlı bilgiler edinen insanlar,yakaladıkları kurt yavrularını kendi obalarında yetiştirip beslemeye başladılar.Bu yavrular keskin koku alma duyularıyla iz sürerek,kovalayarak,hatta yakalıyarak avcılara avlanmada yardım edebiliyorlardı.Daha sonra ise bu kurtlardan bazılarının iyi alıştıklarında yabani sürülerini belli bir yöne doğru sürebildikleri,sürüden birkaç hayvanı ayırabildikleri,kesim zamanına kadar hayvanlara bekçilik edebildiklerini gördü.

Uzmanların ortak görüşleri köpek türünün evcilleştirilen ilk hayvan türü olduğu;daha önemlisiidiğer hayvanların evcilleştirilmelerinde de köpeklerin temel bir rol oynadıkları yolundadır.Arkeolojik bulgulara göre,evcilleştirilen ikinci hayvan türü "Ren Geyiği" dir.Yine uzamanların kanısınca,insanoğlu Ren Geyiklerini daha sonraları "keçileri","koyunları","sığırları","domuzları" vb, hep önceden evcilleştirdiği köpeklerin yardımıyla yakalamış,evcilleştirmiş ve üretebilmiştir.

Tarım ve hayvancılık bugün de insanoğlunun binlerce yıllık yaşamında en önemli iki aşama olma özelliğini koruyor.Hemen hemen aynı sıralarda ortaya çıkan bu iki gelişme,o çağdaki insanların çevre koşullarında meydana gelen büyük çarptaki olumsuz değişmelere karşı bulduğu çok başarılı çözümdür."Mezolotik Çağ" ın sonlarına doğru,hava koşulları değişerek sıcaklık arttı.Buzullar eridi insanların özgürce dolaştıkları geniş tundralar sık ormanlık alanlara dönüştü.Bu durumda atalarımız için bir yerden diğerine gitmek ve avlanmak zorlaştı.Gerçi insanoğlu köpekleri evcilleştirmeseydi de "Mezolotik Çağ" sonrasının rutubetli ortamına uyum sağlamak için başka çözüm yolları bulabilirdi.Ancak bu durumda insanlığın bugünkünden bütünüyle farklı bir yaşam ve kültür biçimine yönelmiş olacağı da hemen hemen kesindir.

Genetik yönden insanlar "Primatlar" a yakın oldukları halde köpekler "Rakun-Ayı" grubundandırlar.Bununla birlikte,davranışları ve yaşadıkları çevre ile ilgili bilgiler göz önüne alınırsa;insanın ve köpeğin birbirlerine,başka hayvanlara göre,çok daha fazla benzedikleri sonucuna varılabilir.Her ikisi de tüm memeliler arasında,farklı koşullara fiziksel bakımdan en iyi uyabilme ve en ileri düzeyde eğitilebilme özelliklerini taşırlar.Her ikiside (Bitkisel-Hayvansal kökenli) hemen her besini yiyebildiklerinden her yerde yaşar,iklim-çevre-besin kaynakları v.b yönlerinden çoğu memelileri olumsuz etkileyen koşullardan zarar görmezler.

İnsan da, köpek de yapıları bakımından herhangi bir yaşam biçimine göre "uzmanlaşmış" özellikte olmadıkları gibi;genetik yönden de esnektirler.Yani "temel yapısal özellikleri" belirgindir,ama bir takım "ek özellikler" gerekli koşullara göre temel yapıya eklenebilir veya çıkartılabilir.Örneğin "Homo Sapiens" türünün ilk birbirlerinden çok farklı ırklarının bulunmasına karşın,bizlr bu durumu "Tüm insanlar aynı soydandır ve kardeştir" deyimiyle benimseriz.Aynı şekilde "Canidae Ailesi" de kurt.çakal ve köpek gibi birbirinden farklı görünüşteki türkleri kapsar,ama aslında bu üç tür de tıpkı insan ırklarında olduğu gibi aynı genetik özeilliklere sahiptir.Yani bu türlerin hepside kendi aralrında ürüyebilir ve sonuçta üretken olan yavrular doğurabilirler;yapı olarak da birbirlerine benzerler.Sunuç olarak "Canidae" ailesi arsındaki farklılıklar,Kafkasya yöresinde yaşayan uzun boylu insanlarla Afrikalı cüce Pigmeler arasındaki farklardan daha fazla değildir.

İnsanlar ve köpek soyları birbirlerini ilk kez tanıdıkları eski çağlarda bile,kendi toplulukları içindeki farklı yetenekli üyeler arasında birlik oluşturmaya önderlik etmeye veya buyruk altına altına girmeye koşullanmış bulunuyorlardı.Bunun sonucu olarak örneğin bir insan toplulluğu içine alınan yavru kendi sürüsünün önderine boyun eğermişçesine bir insan önderin buyruğuna kolayca girebiliyordu.

Topluluk biçiminde yaşayan tüm hayvanlar gibi insanlar kendi aralarında,iletişimle anlaşırlar.Ayrıca bu iletişim yöntemi de temelde her iki cins için ortaktır.Sesler ve hareketler.... Gerçi biri diğerinin "dilini" tam olarak öğrenebilmiş değildir; ne varki,aralarında geliştirmişl oldukları "Homo-Canis" diliyle duygularının hemen hepsini,bigilerin ise çoğunu karşılıklı olarak birbirlerine iletebilmektedirler.Balinaların "şarkıları " ile şempanzelerin "imgeleri" bir yana bırakılırsa farklı türler arasında en gelişimiş iletişim,insanla köpek arasında olandır.

Biz insanların köpeklere karşı duyduğumuz ilgiyi doğuran bir başka etken daha var;ancak önemine karşın bunun açıklaması pek kolay değil;çünkü bu konu somut ve fiziksel olmaktan çok,soyut ve fizik-ötesi alana giriyor.İnsan oğlu kendi varlığının bilincine erdiğinden buyana başka hayvanlara ilgi ve yakınlık duymuş,hayvanlara bağlanmak,duygusal ve kültürel yüceliğin simgesi olagelmiştir.İnsanlar evlerinde ve yakın çevrelerinde besledikleri hayvanlar,karıncadan,file kadar pek çok çeşitlilik gösterir ama bu geniş yelpazenin içinde köpekler her zaman önde gelmişlerdir.

Bu yakınlığın başlangıcı ile ilgili olarak "Yumurta mı tavuktan,yoksa tavuk mu yumurtadan çıkar?" sorusuna benzeyen bir soru var ki,yanıtı kesin olarak bilinmiyor.Acaba ilk insanlarda önce hayvan sevgisi mi ortaya çıktı,yoksa atalarımız önceden köpeklerden yararlanmak için onları evcilleştirdiler de,sonradan buna dayalı olarak mı hayvan sevgidi doğdu.?

Hayvan sevgisi nasıl ortaya çıkmış olursa olsun,arkeolojik bulgulara göre günümüzden 5.000 yıl,hatta daha önce Avrasya,Afrika ve Kuzey Amerika'daki "Neolotik Çağ" köylerinde insanlarla köpekler birarada yaşıyor;o dönem insanları köpeklerden avcılık,çobanlık,iz sürme hatta yük taşıma-çekme gibi işlerde yararlanıyorlardı.Bütün bunlara ek olarak köpekler,insan ların besin artıklarını yiyerek bir çeşit çöpçülük yaptıkları gibi,kendileri de besin kaynağı oluşturuyorlardı.

Birbirlerinden uzakta ve ayrı ayrı yerlerde bulunan" Neolotik Çağ " köyleri o dönemde her halde birer "genetik labaratuvarı" işlevi görmüş olmalıdırlar.Buralarda yaşayan atalarımız.çeşitliözelliklerden birkaçına birden sahip köpeklerle işe başlayıp,onların üremelerini yönlendirerek (kim bilir belki de kuşaklara ara sıra kurt veya çakal kanı da katarak) oldukça kısa sayılabilecek bir zaman içinde farklı ırklar elde ettiler.Öyle ki,Tarih Çağı'nın başlangıcında,bugün bildiğimiz (bekçi,av,süs,iş vb) başlıca köpek ırklarının hemen hepsinin ataları ortaya çıkmıştı.Geziler kolaylaşıp yaygınlasştıkça,evcilleştirlmiş köpekler,tecim,hatta armağan konusu olmaya başladılar.Tüccarlar,savaşçılar uğradıkları sapa köylerde görüp rastladıkları ilginç ırkları alıp besliyerek büyüttüler çağlar boyu süregelen bu işlemler sonucu bugünkü köpek ırkları ortaya çıktı.

İnsanlarla köpek arasındaki ilişki,ilk bakışta bize tek yanlı ve yalnızca insanın yararlandığı bir ilişki gibi görünebilir;insan lar köpeklerden.sürülerini güttürmekten,terliklerini getirtmeye kadar pek çok işte yararlanırlar.Oysa daha geniş kapsamda değerlendirilirse ,bu ilişkide eşitlik ve denge olduğu pekala ileri sürülebilir.Herşeyden önce köpeklere özel tabak içinde sunulan hazır besin,av peşinde koşma zorunluluğuna göre pek büyük bir kolaylık olsa gerekir.Ama köpekler için en önemli yarar,insan ların yaratıp geliştirdikleri çevre ve ortamı paylaşıp bu çevre ve ortamdan yararlanmaktır.Sayıları yıldan yıla artan evcil köpekler insan larla aynı çevreyi paylaştıklarından dolayı yaban akrabalarına göre çok daha rahat ve güvenli bir yaşam sürebiliyorlar.İnsan lar ile köpekler arasındaki yakınlığın niteliği;insan lar ile köpeklerin birlikte çalışmaları,karın doyurmaları,oynamaları,hatta uyumaları,aynı şeylere sevinip kızmaları,birbirlerine karşı sürekli olarak uyumlu davranmaları... İşte bütün bunlar,iki farklı tür arasındaki bağlılığa gerçek bir "Symbiose-Ortak Yaşam" özelliği kazandırmış bulunuyor.

Gerçi günümüzde köpeklerin Ren geyiği kovalayıp yakalamak gibi geleneksek görevleri yavaş yavaş kayboluyor;ama buna karşın iki tür arasındaki ilişki hiç kuşkusuz sürecek hatta güçlenecektir;insan ile köpek arasında insan yönünden yaklaşık 400,köpekler yönünden yaklaşık 4.000 kuşaktan buyana gelen bağlılık boyunca,insanlar gerçekten pek değişik köpek tipleri yetiştirdirdiler.Ancak köpeklerin önemli bir özelliği;lnsanlara karşılık vermedeki "içtenlikleri ve çeviklikleri" hep korundu.

Gerçekten de insan lar öteden beri birkaç köpek yavrusu arasından birini seçerken,her zaman için kendilerine karşı uyumlu davranmaya hazır olduğunu "hal diliyle" en çok belli edeni ararlar.Çünkü ister avlanmada,ister saklı esrarı bulmada,ister sırf "can yoldaşlığı" yapmada yararlanılsın,en iyi köpek bizim isteklerimize en çabuk ve eksisksiz uyan köpektir.

Köpeklerin zekası, bağlılıkları,özverileri ile ilgili pek çok öykü dilden dile söylenir,gazetelerde,dergilerde,kitaplarda yazılır.bütün bu öyküler,köpeklerin bizim istek ve buyruklarımızı anlayıp,onlara uyabilme yeteneklerinin kanıtıdır.Kısacası,köpekler insanlara karşı diğer evcil hayvanlardan çok daha duyarlıdırlar.Hatta bazı kişiler,köpeklerinin kendilerine bir takım insanlardan daha çok anlayış gösterdiklerini ileri sürerler.

Öyleyse köpeklerin insanlar arasındaki yaşamlarının geleceği çok parlak olsa gerekir.Çünkü köpekler tüm bu özelliklerini atalarımızın "Mezolitik Çağ" sonrası verdikleri yaşam savaşını nasıl kolaylaştırmışlarsa,bugün de bizlere çağımızın "ruhsal bunalım labirentlşeri" arasında arasında yol bulmada öyle yardım edebilecek durumdadırlar.Nitekim gerek halkın ağzından,gerekse hekimlerden duyulan öğütlere göre yalnızlık,çevreden kopma,iç sıkıntısı vb gibi ruhsal bunalım ve rahatsızlıkları önlemenin ve gidermenin en kolay yolu,iyi yetiştirilmiş bir köpeğin can yoldaşlığıdır.

köpege nasıl bakılır nasıl eğitilir

KÖPEK SAHİBİ

Bir köpek almaya karar verdiniz.Ama sorumluluklarınızı biliyormusunuz.? Almayı düşündüğünüz yavru köpeğiniz eve gelmeden önce bile hayatınızı değiştirmeye başlayacak ilk günler ve haftalar sizin için çok yorucu olabilir,evin yeni üyesinin ihtiyaçlarını karşılamak,sağlını garantiye almak,ileride köpeğinizin karakterini belirleyecek olan ve son derece önemli sosyalleştirme ve eğitimine önem vermek,birlikte gezintiye çıkmak ,oyun oynamak gibi fonksiyonları yerine getirmek zorunda kalacaksınız.Sevimli yavrunuz herşeyden önce bir canlı varlık ve bizim ihtiyaçlarımız gibi onun da ihtiyaçları kendine göre bir dünyası var,iç güdüsü gereği kendine ait bir yerde yatmak isteyecek,kendi yapısına uygun yemekleri yemek isteyecek,bir ecza dolabına ve aynen küçük bir bebek gibi yeni çıkan dişleri için kemirecek ve aynı zamanda oyun oynamak için oyuncaklara ihtiyaç duyacaktır.

Yukarıda yazılanlar belki sizi sıkıntıya sokmuş olabilir,ancak yavru köpeğinizin canlılığı,oyuınları,yaramazlıkları okadar sevimli oluyor ki bu sevimliliğe sizin sevginizde eklenince yavrunuzla aranızda kuvvetli bir bağ oluşuyor ve bütün sıkıntılarınızı köpeğinizle oynarken.onun gözünün içine bakarken unutuveriyorsunuz.

Peki bir köpek ya da başka bir hayvan kedi,kuş,balık beslemenin yararlarını biliyormusunuz.? Gazeteler ve dergilerde de bahsedildiği ve bilimsel araştırmaların da gösterdiği gibi bir hayvanla yaşamını paylaşan kişiler hayata daha sevgiyle bakıyorlar,daha az stresli bir yaşama ve daha az kalp krizi riskine sahip bulunuyorlar.Burada size gerçek bir öykü aktarmak istiyorum.Arkadaşımın babası önemli bir kalp krizi geçir ve doktorlar tarafından uzun süreli bir yatak ısırahatine ve stressiz bir yaşama mecbur bırakılır.Arkadaşım daha önce aldığı ve ailenin birlikte büyüttüğü Husky cinsi köpeğini bu olaydan çok önce babanın karşı çıkmasına rağmen Amerika'ya götürür.Ancak olay haber alındığında arkladaşım yurda döner, tedaviler birkaç ay devam eder fakat tehlike devem etmektedir.Daha sonra arkadaşım köpeğini Ankara'ya getirir.Köpek aradan geçen uzun yılların acısını çıkartır gibi aile üyelerine sevgi göstermeye başlar ve özellikle babaya çok ilgi gösterir,sanki sorunu anlamış gibi yanından ayrılmaz ve sonuçta bu köpek hastayı yataktan kaldırır ve daha nice sağlıklı günlerin başlamasına yardımcı olur.Şimdi aile üyeleri her fırsatta bu hikayeyi köpek sahiplerine anlatıyor ve onların değerinin bilinmesi gerektiğini söylüyorlar. Çocuklarlar ise yetişme çağında bir hayvanla tanıştırıldıklarında gelişmelerine önemli bir katkı sağlanıyor,iletişimlerini daha rahat ve çabuk kuruyorlar,hayvan sevgisiyle büyümeleri ise önemli başka bir boyut.

Şimdi bu özelikleri anlattıktan sonra asıl konumuza dönelim ve bir yavru köpeği almadan önce neler yapmamız gerekir, neler öğrenmemiz gerekir onlara bakalım.

İyi bir seçim yapmamızın anahtarı derslerimize iyi çalışmamız ve ev ödemelerimizi yapmaktan geçmektedir.Unutmayın ki ancak dolu bir silah ile savaş kazanabilirsiniz,mermileri olmayan bir silah işe yaramaz.Tabii burada biz tam tersine sevgi üzerine konuşuyoruz onun için gelin bu cümleyi değiştirelim ve ancak sevgi dolu bir kalp ve bilgi ile yeni dostumuzu kazanabiliriz,ona daha iyi bakabiliriz,sorunları çözebiliriz diyerek düzeltelim.

Eğer daha önce köpek sahibi olmadı iseniz bu sevimli yaratıklar hakkında bilgi almak zorundasınız aksi takdirde sevgiyle ve heyecan ile çıktığınız yol kısa sürede çıkmaz sokağa dönüşebilir.Kitaplar size yüzlerce köpek ırkı ve davranışları ve bakımı hakkında bilgi verecektir.Eğer ben çocukluğumda köpekle büyüdüm,çok köpek besledim,ben herşeyi biliyorum,kitaplara gerek yok diyorsanız.hiç köpek beslemeyen bir kişiden daha deneyimli gözükmenize rağmen kesinlikle yanılıyorsunuz diyebilirim.Çünkü siz köpek beslediniz onunla birilikte yaşamı paylaştınız ama onu beslerken.eğitirken tamamen kendi deneme ve yanılma yöntemlerinizi kullandınız,yanlışlar yaptınız belki köpeğinize kötü davrandınız.yememesi gereken yemekleri yedirdiniz.Ama köpeklerin nelerden hoşlandığını,neler yemesi gerektiğini,davranışlarını kısacası dünyasını bilseydiniz yanlış yapmazdınız,yanlış yapmak istemezdiniz .Günümüz ise teknoloji çağı, bilgi çağı, köpekler ile ilgili çalışmaları,araştırmaları içeren bir çok kaynak kitapçılarda sizi bekliyor.Sizde geçmiş tecrübelerinizi bu kitaplardaki bilgiler ile birleştiriniz ve diğer köpek sahipleri ile paylaşınız.

Diyelim ki evinize bir beyaz eşya veya televizyon aldınız.Bu eşyanın yanında size mutlaka kullanma kılavuzu verilir,verilmez ise siz ısrarla istersiniz.Eğer kullanma kılavuzundaki talimatlara uymaz iseniz ya makinanızı kısa sürede bozar,ya da verimli kullanamazsınız.İşte aynı durum köpekler içinde geçerli.Çünkü o kendine haz davranışları ve dünyası olan varlık ve siz onun dünyasını, davranışlarını, o da sizin dünyanızı anlamak zorunda.

Köpeğinizi almadan önce lütfen yukarıdaki kitaplardan biri veya sizin seçeceğiniz başka bir kaynak alarak köpek ırklarını tanıyın veya almak istediğiniz ırk hakkında bilgiler toplayın, örneğin; Yaşayacağı ortam nedir.? Genetik hastalıkları var mı.? İhtiyaçları nelerdir.? Zeka düzeyi nedir.? Sizin yaşam tarzınıza uygun mu.? Bakımı nasıl olmalı.? gibi sorulara cevap arayın.Köpeklerin genel davranışlarını,beslenme.eğitim,bakım gibi konularda ön bilgi edinin.

Eğer sadece hayatınızı paylaşmak için bir köpek arıyorsanız.sizin için köpeğin standartının ve ırkının önemli olmaması gerekir.Bir sokak köpeği yavrusunu ya da yardıma muhtaç bir sokak köpeğini alabilir ona daha sağlıklı bir yaşam ve gelecek sağlıyabilirsiniz.Bu uygulama özellikle İngiltere ve Avrupa ülkelerşnde oldukça yaygın.Rescue Dogs adı verilen bu köpekler gönüllü kuruluşlar tarafından sokaktan veya kötü davranıldığı, kötü bakıldığına inanılan yerlerden toplanıyor ve bir rehabilite merkezinde tedavi edildikten sonra isteyen aileler bu köpekleri alabiliyor.Bizim ülkemizde olduğu gibi vahşice ve cahillikle çöp arabalarında preslenmiyor.(Bizlerin gözü dolarak izlediği bu iğrenç görünteler her zaman hafızamızda kalacak.)Sizde bu görüntülerin bir daha tekrarlanmamasını sağlamak isterseniz bir sokak köpeğini alıp sağlık kontrollerini yaptıktan sonra ona yeni bir hayat sağlıyabilirsiniz. Ama karar sizin elinizde,böyle bir tercih yapmayacak olursanız sizin için,Golden Retriever,Labrador Retriever,West Highland White Terrier,Kaniş,Fransız Bulldoğu,Alman Çoban Köpeği,Dalmaçyalı başlıca sayabileceğimiz ırklardır.

Eğer evinizin,ailenizin,yada geniş arazinizin korunmaya ihtiyacı var ise o zaman bir Cooker veya Yorkshire Terrier ya da sevimli bir Golden Retriever almıyacaksınız demektir.Sizin için güçlü koruma ve savaşma iç güdüsüne sahip köpekler gereklidir.Aslında araştırmalar bir Poddle cinsi köpeğinin de iyi bir bekçi olabileceğini göstermiştir,ancak karşı bir saldırıda küçük bir tekme ile safdışı kalacağı gerçektir.Bunun için koruma köpekleri hem görüntüsü hemde karakteri ile kötü niyetli kişilere korku vermeli ve güçlü olmalıdırBu köpekler Bullmastif,Rohthweiler,Buldog,Alman Çoban Köpeği,Doberman,Belçika Kurt Köpekleri özellikle Malinois,Dev Şnauzer,Staffordshire Terrrier, Pit Bull ya da ülkemizin güçlü Anadolu Çoban Köpeği ırklarıdır

Eğer köpek yarışmalarına katılmak istiyor ve bu ortamda köpeğinizle bulunmaktan hoşlanıyorsanız size ırkın en iyi özelliklerini taşıyan secereli tercihen ailesinde şampiyon sıfatı taşıyan bir köpek gerekecek.Böyle bir köpeği almadan önce mutlaka sahip olmak istediğiniz ırkın standart değerlerini çok iyi öğrenmeniz gereklidir.Aksi takdirde standart değerlere sahip olmayan bir köpek yarışmalarda başarı kazanamaz.Bu tip köpekleri yurtdışındaki adı duyulmuş,meşhur ve güvendiğiniz yetiştiricilerden almalısınız.Yetiştiriciyi özenle seçmelisiniz,geçmişine bakmalısınız,yetiştirdiği köpekler yarışmalarda dereceye girmişler mi.? ve hangi dereceleri almışlar.Burada sadece show sonuçlarına bakmayın,eğer köpek eğitim yarışmalarına da katıldıysa bu yarışmadan aldığı sonuçları da değerlendirin.:Yetiştirici son derece iyi sonuçlar almış ise bu sonuçları duyurmaktan ve reklamını yapmaktan büyük keyif ve gurur duyacağı için belgelere ulaşmanız çok kolay olur.Köpeği almaya karar verdiniz ise gereken evrakların hepsini istemeyi unutmayın eğer yetiştirici saygın bir kişiliğe sahip ise size gereken her şeyi masada toplayacaktır.Böyle bir köpeğe sahip olmanın çok masraflı olacağını da belirtmekte fayda var.


Aile bireyleri ile bu sorulara hem fikir iseniz köpek alabilirsiniz.Bu sorular içinde dikkatinizi son soru çekmiş olabilir.Ne yazık ki ülkemizde buna dikkat edilmiyor ve köpeğimizin kakası sokaklara bırakılıyor.Köpeğimiz bize gereken saygı ve itaati gösteriyor evimizi kirletmiyor ama yine biz insanoğlu başta kendimize ve başkalarına gereken saygıyı gösteremeyip köpek kakası ile sokakları kirletiyoruz.Bu işlem biz hayvanseverleri kötü duruma düşürüyor.Diğer kişileride düşünmek zorundayız.Herkesin köpek sevmesini bekleyemeyiz,böyle bir şeyi düşünsek bile yine hata yaparız.Onun için daha işin başında iken size bu konuyu hatırlatmak istedim.Sizde lütfen köpeğinizle gezerken gerektiği anda kullanılmak üzere yanınızda bir veya iki poşet bulundurunuz.Böylece hem kendinize hem de diğer hayvanseverlere kötü sözler söylenmesini önlemiş ve sorumluluğumuzu bilerek üstün bir insan olduğumuzu göstermiş oluruz.

Almak istediğiniz ırkı araştırmalarınız sonucu seçtikten sonra sıra bu ırkın genetik hastalıklarını öğrenmeye geldi.Bu hastalıklar da köpeğinizi tanımak için oldukça önemli.Size bu konuda bilgi verecek kişi veterinerlerdir.Yakınınızdaki bir veterinere giderek sahip olmak istediğiniz ırkın genetik problemlerini öğrenebilirsiniz,çekinmenize gerek yok veteriner size yardımcı olmak isteyecektir.

Araştırmalarınızı tamamladıktan sonra sıra seçtiğiniz ırkı alabileceğiniz yerleri ziyarete geldi.Köpeğinizi bir pet shop'tan,dostlarınızdan ve üretim çiftliklerinden alabilirsiniz.Bana sorarsanız pet shop'tan köpek almayın çünkü bu kurumlar ülkemizde henüz gereken yerde değil.Hayvanların sağlığından,standartından çok ticari bir amacı düşünüyorlar ve çoğunlukla size yanlış ve saf olmayan köpeği satıyorlar.Bana kızmasınlar ama bu gerçek.

Aynı düşünceyi üreticiler de besleyebilir.Burada da sizin seçiminiz önem kazanıyor.Üretici genelde çevresinde iyi yönleri ile tanınmalı,çevresi düzenli,temiz,sağlıklı ve rahat kafeslere sahip bir çiftliği olmalı,bakım şartları gerektiği gibi uygun olmalı sürekli çalışan bir veterineri ve bunların en önemlisi dürüst bir düşünceye sahip olmalıdır.

Üreticiler için söyleyebileceğim bir diğer önemli faktörde üreticinin yavruları ev ortamına alıştırmasıdır.Yavrular evde kalmalı ki ilk deneyimlerini yaşasınlar ve evde kullanılan bazı araçlara uyum sağlasınlar,örneğin;elektrik süpürgesi,evin görünümü,ailenin sesleri ve kokuları gibi.Ancak ülkemizde bu işlemde uygulanmıyor veya nadiren uygulanıyor.Neden yapılmadığı sorulduğunda ise eğer evime alırsam ve ben bakarsam bana bağlanır size cevap vermez deniliyor.Bu görüş yanlış çünkü ilk sosyalleştirme eğitimleri yavrunun annesi tarafından başlatılır ve üretici tarafından devam edilmelidir.Yavru bir köpek doğumdan üçüncü haftası içinde kulakları ve gözleri açılır,yavru dış etkenlere cevap vermeye başlar,artık annesine daha az bağımlıdır,ve bir köpek gibi davranmaya çalışır.Dördüncü hafta ise 12-14. haftaya kadar en önemli bölümü içermektedir,bu dönem içinde anne sütünün dışında yemek yemeye ve insanlara ile iletişim kurmayı önerirBu dönem için de köpeğe yapılacak yanlışlar ileride yavrunun karakterini etkileyecektir.Dolayısı ile maximum yavrunun 6.haftasına kadar üretici yavruya özenle bakmalı ve onu yukarıda saydığımız ev ortamındaki olaylar ve değişik insanlar ile tanıştırmalı ve bunları yaparken yavrunun karakterine zarar verecek bir harekette bulunulmamasına dikkat etmelidir.

Bir diğer yanlış inanış ise koruma köpeği için seçilecek yavrunun insanlardan uzak büyütülmesi,sahibinden başka kimselerin sevmemesi,toplumdan uzak tutulmasıdır.Bu davranışlara ileride daha başka yöntemlerde eklenir.Örneğin karanlık odada bırakmak,bağlı tutmak,acı biber vermek,aç bırakmak,ve aç olduğu sırada yemek verip bu yemeği yemesine izin vermeyerek köpeği dövmek gibi son derece iğrenç ve cahil yöntemler.Eğer bu şekilde işlemler yaparsanız özellikle yavruyu insanlardan uzak tutarsanız,koruma köpeği olarak seçtiğiniz yavru kendini koruyamaz hale gelir.Bir koruma köpeğinin insanlardan korkmaması gerekir , insanlara karşı kendisini üstün ve güçlü hissetsinki kötü adamla savaşabilsin.Koruma köpeği seçimi de bu sayfa içinde sizlere aktarılacaktır.Ancak şunnu bilmeniz gerekir ki bu yavruda diğer kardeşleri gibi sosyalleştirmeli ve onlar ile birlikte kalmalıdır.

Yavruları Ziyarete Gittiğinizde Dikkat Etmeniz Gerekenler.

Almak istediğiniz köpek ırkını seçtikten ve gereken özelliklerini öğrenip üreticiyi de seçtikten sonra yavruları ziyarete sıra geldi. Eğer yavruların ilk müşterilerinden iseniz şanslısınız çünkü tercih yapmak için daha çok seçeneğiniz olacak.Yavrular ile tanıştığınızda büyük bir ihtimalle yavrular etrafınızı saracak ya da bir bakım kutusunda ise ön tarafına gelerek size ulaşmaya çalışacaklardır.Yavrular açık bir şekilde sağlıklı,temiz,canlı görünmeli yaşadığı ortam sıcak ve ferah ve aydınlık olmalıdır.Yavrular size dostça yaklaşmalı ve dokunmanıza sevmenize izin vermelidir.Anne yavruların yakınında ise size dostça davranmalı saldırganlık,ürkeklik göstermemelidir.Bu esna için de yavrularına şiddetli davranmamalıdır.Bazı anne köpekler yavrularını istemez ve onları ısırabilirler veya üzerine basabilirler,bu hareket yavrunun sakatlanmasına ve karakterinin zedelenmesine sebep olur,böyle bir yavru açık bir şeklilde diğer yavrulardan ayrılır.Bu esna içinde ilk önce annenin davranışlarını kontrol edin.Çünkü doğan yavrular anne ve babanın genetik özelliklerini taşıyacağı için ileriki yıllarda anne veya babasının karakterlerini taşıyacaklardır.Eğer yapabilirseniz anneyi alın ve üretici yada anneyi tanıyan başka bir kişi yanınızda iken anne ile biraz dolaşmaya çıkın ve karakterini sınayın.Eğer cansız,boynu bükük ve açık bir şekilde ürkeklik ya da saldırgan hareketler gözlemledi iseniz anne istediğimiz özelliğe sahip değildir ve üreticiye teşekkür edip başka bir çiftliğe bakma zamanı gelmiştirYa da başka bir gün tekrar gelip anneyi yeniden sınayın.

Belki anne o gün yavrulardan dolayı yorgun ve stresli olabilir bu nedenle cansız gözükmüş olabilir.Burada annenin istenilen davranışı canlı olmalı,dışarıya çıktığı zaman koşmalı oyun oynamaya istekli olmalı ve saldırganlık,ürkeklik göstermemelidir.

Baba ise çoğunlukla aynı yerde olmayacaktır.Ancak yavrular üzerinde anne kadar değeri olduğu için babayı da görmek istemeniz doğru düşüncedir.Üreticiden erkek köpeğin adresini alarak kısa süre içinde bu köpeği görmeye de gitmelisiniz.Sahibi ile konuşmalı ve artıları ile eksilerini öğrenmelisiniz.Eğer vaktiniz var ise babayı, anneyi gördüğünüz gibi birkaç defa görmeniz ve sınamanız yerinde davranış olacaktır.

Daha önce almak istediğiniz ırkı seçtiniz peki dişi mi ? erkek mi?

Burada size yardımcı olmaya çalışacağım.Köpekler hangi ırk olursa olsun aynı tip davranışları sergilerler ancak her iki cinsin kendine özgü meziyetleri vardır.

Dişi Köpek :

Dişi bir köpek tercih ediyorsanız sizi kutlarım.Çünkü dişi köpek erkek köpekten çok daha üstün meziyetlere sahiptir.Bu özellikleri şöyle sıralıyabiliriz.

  • Daha zekidir.

  • Hafızası kuvvetlidir.Kolay hatırlar.

  • Kolay eğitilir.

  • Koruma iç güdüsü yüksektir.

  • Cesurdur.

  • Sahibine daha çok bağlıdır.

  • Dengeli bir karaktere sahiptir.

  • Atletik bir yapıya sahiptir.

  • Görevini daha dikkatli ve duyarlı bir şekilde yapar.

Dişi bir köpek yukarıda saydığım özeliklerinden dolayı erkek köpekden daha değerlidir.Ancak dişi köpeğin alınmamasında ve eğitiminin üst basamaklara taşınmamasındaki amaç dişi köpeklerin daha çok üretim için tutulması ve hamile kalarak anne olması belli bir süre yavrularına bakmak zorunda kalmasıdır.Bu esnalar sırasında köpeğin eğitimi gerilemekte,performansı düşmekte ve vücut yapısı anneliğin verdiği dolaylık gereği bozulmaktadır.Bu nedenle köpek görevini istenilen performansda sergileyemeyecektir.Tabii bu kural iş köpekleri için gereklidir.Evde beslediğimiz dişimiz için bu kurallar geçerli değildir.

Doğanın dişilere verdiği doğurganlık özelliği köpeğin her altı ayda bir çiftleşme dönemine girmesi ile başlar.İlk çiftleşme dönemi daha geç görülebilir.Köpek kesinlikle bu ilk döneminde çiftleştirilmemeli 2-3 dönemine kadar beklenmelidir.Bu dönem içerisinde köpeğiniz çiftleşmeye istek duyacak,hareketleri canlanarak vaktinin çoğunu dışarıda geçirmek isteyecektir.Dişi köpeğin yaydığı koku erkek köpek tarafından hava şartları uygun olduğu takdirde çok uzaklardan alınabilir.Bu süre içerisinde köpeğinizin erkek arakadaşlarını evinizin yakınında istemiyerek de olsa misafir edeceksiniz.Dişi köpeğin bu dönemi yaklaşık bir ay içerisinde son bulacaktır.Dişi köpeğin çiftleşme dönemi evrelerini diğer sayfalarda bulabilirsiniz..

Erkek Köpek:

Erkek köpek ise doğanın bütün erkek cinslerine verdiği özellikleri taşımaktadır.Güçlüdür,dişi köpekten daha gösterişli bir görünüme sahiptir.Bir diğer özelliği bağımsız ve özgür olmasıdır.

Copyright © 2008 - hayvanlar vadisi & manzaralar - is proudly powered by Blogger
Blogger Template